“Ben ailesiyle problemleri olan hiçbir insanın mutlu olduğunu görmedim. Önüne dünyaları serin; istediği okulu, aşık olduğu sevgiliyi, fedakar dostu... İstediği kadar 'Mutluyum, ben eğleniyorum, ben duygusuzum!' desin. Ailesi kalbinde yara olan çocukların hiç bir zamanı hüzünsüz geçmez.”
İşte talihsiz büyük -belki de büyük talihsiz- yazarımız Franz Kafka’nın hikayesi de bu sözü doğrular nitelikte. Çocukluğunun ilk başlarından beri babası tarafından her zaman her konuda baskı yapılır Franz'a. Ezilir, duygularını bastırıp içine kapanır, özgüveni hiçbir zaman oluşamaz, hiçbir şeyi başarmak için kendinde güç bulamaz. Babası tarafından, tüm hayatı adeta esir alınmıştır.
Kafka bazen bu yoğun baskıdan kurtulup nefes almak için annesiyle vakit geçirmeyi tercih etse de kadıncağızın dominant kocasının iğrenç özelliklerini değiştirebilmesine imkân yoktur.
Franz'ın tüm kardeşleri babasının bu bunaltıcı eğitimine maruz kalsa bile, onlar erkenden evden ayrılıp evlenmiş, rahata kavuşmuşlardır. Fakat Franz'ın tüm evlenme çabaları babası tarafından alaycılıkla karşılanır ve büyük usta bir kez daha babasına karşı kaybeder.
Bu kitabı okuduktan hemen sonra yazarın diğer bir kitabı olan “Dönüşüm"ü okumak muhtemelen iki kitabı da daha anlaşılır kılacaktır.
Özet olarak babaya(resmen şeytana benziyor kendisi) yıllar sonra yazılmış şiddetli sitem içeren bu mektup Franz Kafka hayranları tarafından mutlaka okunmalıdır.