Ana karakteri çocuk olan kitapları anlamak çok özel demiştim ya bittiğinde de bu görüşümü yineledim. Ara vermiş olmasam bir günde bitirecektim öyle akıcı bir kitap.
Kahramanımız Burton..
İç çocuğumuzla ilgili okuduğum iki kitabın ardından Burton’a daha farklı yaklaştım. Bir gelişim kitabı değil fakat öyleymiş gibi notlar aldım üzerine. Ben Burton oldum.
Beş yaşında kendini öldürmek ne demek düşünelim mi? Pek düşünmeye gerek yok herhalde. Bir çocuğun, çocukluğunun elinde alınması olabilir en yalın haliyle.
Sekiz yaşında davranış bozukluğu olan bir çocuk olarak belirtilmiş fakat dikkatli okursak en başından itibaren bu davranış bozukluğunun sebebini açıkça görebiliriz.
Beş yaşında bir çocuk anlayamadığı (soyut kavramlar) şeylerden korkar.
Beş yaşında bir çocuk hep canı sıkkın bir babadan korkar, endişelenir.
Beş yaşında bir çocuk karanlıktan korkar.
Kısaca beş yaşında bir çocuk, çocuktur! İlgi ister, sevgi ister, güven ister. Babası ile yüzmeye gittiğinde babasına güvenmek ister.
Bunların hiçbiri olmazsa bütün etiketlerin altında ezilir. Sonu bir terapist yahut bakımevi.
Burton’u da Çocuk Vakfı Evi’ne gönderdiler, ‘iyileşmesi’ için.
.
Axline’nin #oyunterapisi kitabındaki çocukları anımsattı bana. Dediğim gibi konuya ‘çocuk’ olarak yaklaşıp, çocuk psikolojisi ile okursanız kitabı anlamak çok zor değil, aksine verimli. Ancak roman özelliği ile okursanız en başta dilinden rahatsız olabilir, düşünce akışında boğulabilirsiniz. Cümlelerin devrikliği keyfinizi kaçırabilir, okuma kalitenizi düşürür.
Ben çok severek, ilgiyle, üzüntüyle okudum. İlgisini çeken herkese tavsiye ederim:)