Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bilimsel Araştırmanın Mantığı

Karl R. Popper

En Yeni Bilimsel Araştırmanın Mantığı Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Bilimsel Araştırmanın Mantığı sözleri ve alıntılarını, en yeni Bilimsel Araştırmanın Mantığı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Açmadılar başından tanrılar her şeyi ölümlülere; Ama onlar zamanla bulacaklar arayarak daha iyiyi. Ulaşamadı hiç kimse, tanrılar ve sözünü ettiğim Tüm şeyler hakkındaki kesin gerçeğe, ulaşamaz da. Açıklasa da biri kusursuz gerçeği, Kendisi bilemeyecektir bunu; Her şeyin sanılardan dokunmuş olduğunu.
Sayfa 41
Teorilerinizi ispatlamak yerine çürütmeye çalışırsanız bilim daha hızlı gelişir.
Reklam
Bilim adamına hiçbir şey, bilimin tarihçesi ve bilimsel araştırmanın mantığı; yani yanılgıların hangi yolla keşfedileceği; varsayımların ve imgelem gücünün oynadığı roller ve sınama yöntemleri hakkında bir şeyler bilmekten daha gerekli değildir. Lord Acton
Teorilerinizi ispatlamak yerine çürütmeye çalışırsanız bilim daha hızlı gelişir.
Aristoteles mantığı, tanıtlanabilen bilginin kuramıdır; bu nedenle Dante, onu "her şeyi bilenlerin ustası" olarak adlandırmakla pek de haksız değildir. Aristoteles, tanıtlamanın, zorunlu önermenin, zorunlu tasımın yaratıcısıdır; o, bilimsel anlamda bir bilim adamı, bilimsel tanıtlamanın ve bilimin yetke alanının kuramcısıdır. Böylelikle
Sayfa 594 - YKYKitabı okudu
Reklam
Tek bir doğal cismin -örneğin bir parça demirin- atomlardan ya da "taneciklerden" oluştuğunu göstermek, tüm kuğuların beyaz olduğunu göstermek kadar zordur. Her iki durumda da savlarımız, doğrudan gözleme dayandırılabilen deneyimlerin dışına çıkmakta, onları aşmaktadır. Aynı şey hemen hemen tüm bilimsel kuramlar için de geçerlidir.
Sayfa 504 - YKYKitabı okudu
Sonuç olarak, bilimin, "bilgimizden oluşan bir dizge" değil de, varsayımlardan -yani, ilke olarak savunulamayan, ama kendilerini sağladıkları sürece, onların "doğru" ya da "az çok kesin" veya "olasılı" olduklarını ileri sürmeksizin, araştırmalarımızı yürüttüğümüz ilk imgelerden- oluşan bir dizge olduğu düşüncesine artık kendimizi alıştırmamız gerektiği kanısındayım.
Sayfa 360 - YKYKitabı okudu
Bilimsel varsayımların "doğrulukları asla kanıtlanamaz”, bilimsel varsayımlar hiçbir zaman "doğrulanamaz". Yine de belirli koşullar altında, herhangi bir A varsayımının bir B varsayımından daha üstün olduğunu söyleyebiliriz. – Burada sözünü ettiğimiz koşul, B'nin bazı gözlem sonuçlarıyla çelişiyor olması; yani onlarla "yanlışlanmış” olması koşuludur; buna karşın A yardımıyla, B'ye oranla örneğin daha kapsamlı kestirimler türetilmiş olmasına rağmen, A aynı gözlem sonuçlarıyla yanlışlanmamıştır. Demek ki, bir varsayımla ilgili olarak söyleyebileceğimiz, onun (ilke olarak hiçbir zaman savunulabileceği, doğrulanabileceği ya da belki de olasılı kabul edilebileceği değil), bugüne kadar iyi sağlanmış olduğu ve mevcut diğer varsayımlara oranla daha fazla şey ileri sürdüğüdür. Bu değerlendirmenin tek kanıtı, tamamen varsayımlardan türetilebilen tümdengelimsel vargılardır (kestirimlerdir). Burada artık, "tümevarımdan" söz etmenin hiç gereği yoktur.
Sayfa 359 - YKYKitabı okudu
2. (Asıl sorun.) "Sınırlandırma sorunu" (Kant'ın, "bilimsel bilginin sınırlarının nerede olduğu" sorusu), "görgül-bilimsel" ve "fizikötesi" savlar (önermeler, önerme dizgeleri) arasındaki ayrımın ölçütünün ne olduğu sorusuyla da tanımlanabilir. Wittgenstein'a göre, "anlamlılık kavramı"
Sayfa 356 - YKYKitabı okudu
Reklam
Aynı, önermelerin yanlışlanabilirlik derecelerinin karşılaştırılmasında olduğu gibi, iki önemenin sağlanmışlık derecesinin karşılaştırılmasını da, bütün durumlar için gerçekleştiremeyiz: Sağlanmışlık derecesine sayısal bir değer vermek olanaksızdır; ancak kabaca, önermenin olumlu ya da olumsuz sağlanmışlık değerlerinden vb. söz edebiliriz. Yine de bazı kurallar getirebiliriz: örneğin, öznelerarası sınanabilen deneylerle (yanlışlayan varsayımlarla; bkz. [kesim 8 ve] kesim 20) yanlışlanmış bir kurama hiçbir şekilde artık olumlu bir sağlanmışlık değeri biçemeyeceğimizi; buna karşın, yanlışlanmış kurama “yakın bir yorumu" olan başka bir kurama böyle bir değeri yükleyebileceğimizi söyleyebiliriz. (Örneğin: Newton'un tanecik varsayımı ve Einstein'ın ışık kuantumu varsayımı.) Sonuçta, (yöntemsel açıdan güvenilir) öznelerarası sınanabilen bir yanlışlamaya kesin gözüyle bakıyoruz. İşte, kuramların yanlışlanmasıyla doğrulanması arasındaki bakışımsızlık aslında budur. Bu ilişkiler, kendine özgü bir biçimde, bilimsel gelişmelerin doğruya yaklaşmasına yardımcı olur.
Sayfa 302 - YKYKitabı okudu
O halde, sağlanmışlık derecesinin belirlenmesinde önemli olan, sağlanmış durumların sayısı değil, daha çok ilgili önermenin karşı karşıya kalabileceği ve kaldığı sınamanın katılığıdır. Gerçi bu da, önermenin sınanabilirlik derecesine (“yalınlığına”) bağlıdır: Buna göre, en üst derecede yanlışlanabilen, daha yalın önerme, aynı zamanda en üst derecede sağlanabilen önermedir. Sağlanmışlık derecesi elbette yalnızca önermenin yanlışlanabilirlik derecesine bağlı değildir. En üst dereceden yanlışlanabilir bir önerme, o ana kadar daha az sağlanmış ya da çoktan yanlışlanmış olabilir; ya da yanlışlanmaksızın, tümdengelimle türetilmesini sağlayan, ona yeterince yakın olan, daha iyi sınanabilen bir kuram tarafından değiştirilmiş de olabilir. (Böylelikle de sağlanmışlık derecesi düşmektedir.)
Sayfa 302 - YKYKitabı okudu
Olasılık mantıkçıları, genelde "takdirin” bir "tümevarim ilkesiyle" -bu ilke, tümevarımla türetilen varsayımlara "olasılıklar" yüklemektedir- biçildiği görüşünü savunmaktadır. Ne var ki, tümevarım ilkesine de kendi açısından olasılıklar yüklendiğinde, tümevarımcıların sonsuz geri gitmelerden kurtulmaları olanaksızdır; öte yandan, tümevarım ilkesini “doğru” olarak nitelendirdiklerinde de, iki seçenekle karşı karşıya kalırlar: ya sonsuz geri gitmeler ya da önselcilik. Heymans'in da ifade ettiği gibi, "... olasılık kuramı, artık tümevarım yöntemini açıklayamamaktadır; zira tümevarım yönteminde var olan sorun, ... diğerinde de vardır. Çünkü, gerek tümevarımda ... gerekse olasılık kuramında çıkarılan vargılar, öncüllerde verilmiş olanın dışına çıkmaktadır.” O halde "doğru” sözcüğü yerine "olasılı" ve "yanlış" sözcüğü yerine "olasılı değil" demekle bir yere varılmaz: Tümevarım sorunundaki engeller, ancak kuramlarla temel önermeler arasındaki mantıksal ilişkide yatan, doğrulama ve yanlışlama arasındaki bakışımsızlık göz önünde bulundurulduğunda aşılabilir.
Sayfa 299 - YKYKitabı okudu
En sık yapılan hata kuşkusuz, olasılık varsayımlarına; yani varsayımsal sıklık tahminlerine varsayımın olasılığının yüklenmesidir. Böyle hatalı bir vargıyı, 65-68. kesimlerde işlenilen konuları hatırladığımızda daha iyi anlayacağız. Bu kesimlerde olasılık varsayımlarının yalnızca mantıksal yapıları bakımından -yani yöntembilimsel açıdan bizim
Sayfa 296 - YKYKitabı okudu
Elbette bakış açımız tanıtlanamayacaktır ve başka bir bilim mantığını benimseyenlerle tartışmak yersiz olacaktır. Savunmada getirebileceğimiz tek tanıt, yaklaşımımızın önerdiğimiz bilim kavramının bir vargısı olduğudur.
Sayfa 297 - YKYKitabı okudu
175 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.