Gözden düşüp, Paris'in şatafatlı saray eğlencelerinden, heyecan verici entrikalarından ve en önemlisi iktidar gücünden yoksun bırakılarak kırsal kesime sürülen, içsel yalnızlığında çırpınan bir kadının, kendi egosunu tatmin etmek ve eskiden sahip olduğu gücü anımsattırması için düzenlediği eğlencelerin, yaptığı çılgınca davranışların anlatıldığı müthiş bir Zweig novellası...
Gerçek bir kesitin, bir çöküşün ibret dolu hikayesi. Kısa fakat çok keyifli, çok vurucu bir kitap. Sınıflar arası ilişkileri, soylular ile sıradan köylü insanların hayata bakışını anlatması açısından da çok etkileyici. Tabi ki yine Zweig'ın sezgisel güce dayanan nefis ruhsal durum aktarımları ile karakterleri birebir hissettirip, okura o anı yaşatıyor.
Hayat iniş çıkışlarla dolu, her şey istediğimiz gibi olmayabiliyor. Bu durumlarda hayata küsmek, gurur yapıp içe kapanmak ya da, Madame de Prie gibi beğenilme dürtüsü ile olmayacak işlere girişmek, kendi varoluşunu başkalarını aldatarak tatmin etmeye çalışmak sağlıklı bir davranış değil, zayıf karakterlerin sığınacağı bir limandır.