Birgün Bile Yaşamak

Orhan İyiler

Birgün Bile Yaşamak Hakkında

Birgün Bile Yaşamak konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
9.6/10
4 Kişi
17
Okunma
3
Beğeni
1.013
Görüntülenme

Hakkında

Georgi Vasiliyeviç Butov, Ekim DeSadece bir kıvılcım, tüm Rusya'yı devrim ateşiyle harlamaya yetti. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde (Rusya'daki takvime göre 23 Şubat) herkesin itirazına, büyük puntolarla söylenmiş “Çarlık izin vermez”, “Yapamazsınız” öngörüsüzlüklerine aldırmayan kadınlar, “Ekmek isteriz” haykırışlarıyla St. Petersburg meydanlarını doldurduğunda, Ekim Devrimine giden yolun da kapısını araladılar. Devrimin bir kıvılcım kadar yakın, “Ekmez isteriz” haykırışı kadar yalın olduğunu tarihe nakşettiler.vriminin destansı bir yolculuğuna çıkarıyor kitap boyunca. Barikat ve meydan savaşlarıyla kazanılan Şubat Devriminden Bolşeviklerin tekrardan yeraltına çekilişine, neredeyse tek kurşun harcanmadan işçi sınıfı ve köylülüğün iktidarı aldığı Ekim Devriminden iç savaşın kan deryası içindeki acımasızlığına, Bolşevik Parti içindeki iç tartışmaya kadar tanıklıklarını destansı bir yolculukla anlatıyor. Kendi elleriyle idam mangasına teslim ettiği yoldaşıyla uzun bir sohbete dalar: “Oh Aleksi, inan bana, ben bile öldüğümle kalmayacağım. Devrimci savaşımızda benden hiçbir belge kalmayacak yarına. Hiç kimseye hiçbir şey söylemeden öylece öleceğim. Belki de adlarımız bile kazınacak kıyıda köşede kalmış betiklerde... Yine de öldüğümle kalmayacağım Aleksi... Kim bilir nerede, hangi ülkede, insanların sorunlarını, barışı, sevgiyi düşünen rengi, dili çok değişik birilerinin vicdanında birdenbire tomurcuk tomurcuk çatlayacağım yeniden... İnan buna Aleksi... Onun vicdanında açacağım yeniden tomurcuk tomurcuk. Tüm deneyimim şunu öğretti bana: Hiç bir şey rastlantısal değil yeryüzü maceramızda. Ölümlerimizin onların kurtuluşlarıyla derin bir ilişkisi var. Zaman, Aleksi, ilişkilerin hızla düğümlerini atmasına yardım edecek...” Şubat Devrimi öngünlerinde barikat başlarında bir işçi yoldaşı Georgi Vasiliyeviç'e şöyle seslenir: “Senin sağ kalman gerek şimdi. Bir gün bile sağ kalışımızın önemi var. Bir gün bile sağ kalışımız yarını belirler belki.” Yarınları belirleyen tüm devrimciler anısına.. (Tanıtım Bülteninden)
Türler:
Tahmini Okuma Süresi: 20 sa. 16 dk.Sayfa Sayısı: 715Yayınevi: Ceylan Yayıncılık
ISBN: 9786057070678Ülke: TürkiyeDil: Türkçe
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 26.9
Erkek% 73.1
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Orhan İyiler
Orhan İyilerYazar · 8 kitap
1935 yılında Edremit’te doğan Orhan İyiler ilkokul döneminde yazar olmaya karar vermiş ve tüm yaşantısını bu amacı doğrultusunda yönlendirmiştir. Lise döneminde aldığı Fransızca eğitimini kendi çabalarıyla geliştirmiş ve ölünceye kadar Fransızca kaynaklardan düşünsel faaliyetlerinde kapsamlı olarak yararlanmıştır. Marksist-Leninist hareketin kadroları tarafından mutlaka bir yabancı dil bilmenin ve dünya komünist hareketi ile entegrasyonun önemini hayatının her döneminde dile getirmiştir. Ortaokul ve lisede yazdığı hikayeler çeşitli dereceler almış, okulda yapılan törenlerde hitabet yeteneğiyle öne çıkmıştır. İstanbul Hukuk Fakültesi’ni ikinci sınıfta, yazarlığına ve diline olumsuz etkisi olduğuna inanarak radikal bir kararla terk etmiş, ardından tiyatro yazarlığında yoğunlaşmıştır. 1965’te büyük başarı kazanan Şarkıcı Kız oyununu bir yıl boyunca kaldığı Elazığ’ın bir köyünde yazmıştır. Bir dönem Şehir Tiyatroları’nda Muhsin Ertuğrul’un asistanlığını yapan Orhan İyiler, tiyatro ortamında yaşadıklarından “asıl tiyatronun tiyatroda yapılmadığı” sonucunu çıkararak bu ortamı bilinçli olarak terk etmiştir. Türkiye İşçi Partisi üyesi olan ve partinin kültür kolunda önde gelen çalışmalar yaparak Kartal İşçi Tiyatrosu’nu kuran Orhan İyiler’in yazarlık macerasında dönüm noktası yakın aile dostu olan Adnan-Nazife Cemgil’in sevgili oğulları Sinan Cemgil’i Haziran 1971’de Adıyaman’ın Gölbaşı İlçesi İnekli köyünden alma yolculuğudur. “Seni Nurhak dağlarında bütün güzelliğinle görünce ben şimdiye kadar yaşadığım her şeyin nasıl az değerli olduğunu kavradım. Benim hayatımı değiştirdin. Artık hep senin, yoldaşlarının savaşımındaki gerçekliğe kendi yazım yeteneğimi açtım.” Bu yolculuğu anlatan Öldükleriyle Kalmadılar ilk baskısını 1978’de yapmıştır. 6. baskısı ise Ekim 1999 da yapılmıştır. Yaşamını sürdürebilmek ve kızıyla birlikte manevi kızına bakabilmek için 1970-1983 yılları arasında küçük bir iplik atelyesi işletmiştir. Bu yıllar boyunca otobüste, vapurda okuyarak, geceleri sadece 3-4 saat uyuyarak kararlı ve dirençli bir aydın olarak yaratıcı çalışmalarına devam etmiştir. 4 Nisan 1989’da güncesine yazdığı gibi; “Yaşamın akışına yanlış yaşayıp ölmemek gerek! ‘Yanlış YAŞAM’ Hiç düzeltilemeyecek bir hesaptır ‘yanlış yaşamak’”. Türkiye sol hareketinin ideolojik ve güncel sorunlarına, cezaevlerinde yatan, şehit düşen tüm devrimcilere duyduğu büyük saygı ve bağlılıkla devam eder. 17 - 23 Ekim 1990 arasında katıldığı Doğu Anadolu gezisinde, bölgedeki Kürt halkının sorunlarını birinci ağızdan dinleme, bölgede devletin uyguladığı faşist yöntemleri gözlemleme ve Kürt solu ile görüşme imkânı bulur. “Diyarbakır-Mardin-Midyad-Nusaybin-İdil-Cizre-Silopi-Şırnak-Uludere-Gercüş-Hasankeyf-Batman-Diyarbakır bölgesinde iki gün süreyle bulunduk. Ekibimizde Cumhuriyet gazetesinden Şükran Ketenci, ozan Refik Durbaş, sinema sanatçısı İlyas Salman, Hale ve Mustafa Lütfi Kıyıcı’lar, Bilgesu Erenus, Zihni Anadol, Gürkan Rişvanoğlu ve ben vardım.” 25 Ekim 1990’da bir basın toplantısı ile izlenimlerini basınla paylaşırlar. “Doğu Anadolu’da yaşayan Kürtler üzerinde gözlemlediğimiz baskılar TC’nin İsrailleşmesini, Kürt halkının da Filistinlileşmesini kaçınılmaz bir sonuç olarak çok kısa bir sürede önümüze getirecektir. ‘Savaşa Hayır - Irkçılığa Son’ belgesini kitleleştirme olanağı bulabilirsek utanç verici tabloları görmekten kendimizi kurtarabiliriz diye düşünüyorum.” (Günceler, 26 Ekim 1990). Bu geziden “yeryüzü yaşamı”nın son anlarına kadar özlemle bahseder. Tiyatro, politik roman, açık mektuplar, radyo sohbetleri yazarın denediği anlatım biçimleridir. Ayrıca çeşitli politik dergi ve gazetelerde makaleleri yayınlanmıştır. Orhan İyiler 25 Şubat 2011’de bir süredir yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle aramızdan ayrıldı. Bir devrimcinin deyişi ile “Öldükleriyle Kalmayanlar”ın arasına katılan Orhan İyiler’in bağımsız Marksist tutumu ve eserlerinde sergilediği yaşama asla teslim olmayan dik duruş onu tanıyan herkesin kabul ettiği bir özelliktir. Başta kendisi olmak üzere, onurlu insan kişiliğini ve sol hareketi didik didik eleştirmesi ve son nefesini verinceye kadar Lenin’e ve tüm Leninistlere duyduğu büyük inanç ve mütevaziliği onun kişiliğini ve sanatçılığını tanımlayan en önemli özellikler olarak daima aklımızda kalacaktır. Basılmış olan eserleri şunlardır: Generaller Kışında Yaşam Kaynakçaları (1989): 12 Eylül dönemindeki Danışma Meclisleri, Sıkıyönetim Mahkemeleri, Anayasaları ve öteki apoletli korporasyonlarıyla generaller yönetiminin insanlarımız üzerinde yarattığı dehşeti ve insanlarımızın hayata tutunma noktalarını Generaller Kışında Yaşam Kaynakçaları adını verdiği öykülerinde Mimar Ali’nin, Cezmi Bey’in, Sakallı Hurşit’in, Odasını Boyayan Adamın yaşamlarıyla tarihin belleğine kazımıştır. Körfezin Kutsal Adakları (1991): Basra Körfezi Arap İşbirliği Konseyi’ni oluşturan 6 Arap Devleti tam bir “burjuva toplulukları” biçiminde yaşarken, öteki Arap halk tam bir “proleter uluslar” olarak yaşamaktadır. Orhan İyiler bu kez odağına Saddam rejimini, Kuveyt’e nasıl saldırdığını, sonrasında Birinci Körfez savaşı şeklinde gelişen savaşı, bunun İsrail ve batının entegre olmuş dünya burjuvazisi ile ilişkilerini açık biçimde sergiler. Birgün Bile Yaşamak (1992): Orhan İyiler’in bir başka kült eseri olan Birgün Bile Yaşamak 80’li yılların başında basıma hazır olmasına rağmen ancak 1992’de basılabilmiş ve bir çok insanın başucu kitaplarından biri olmuştur. “Torunlarımız kapitalist çağın kalıntılarıyla belgelerini büyük bir merakla izleyecekler. Nasıl olur da özel kişilerin ellerinde bulunabilir yiyecek-içecek maddelerinin alım satımı; fabrikalar ve işletmeler nasıl olur da özel kişilerin ellerinde bulunabilir... Bir insan başka bir insanı nasıl sömürebilir; çalışmadan nasıl sırtüstü yaşayabiliyordu birtakım insanlar? İşte tüm bunları kafalarında canlandırmakta zorluk çekecek torunlarımız.” Lenin’in 1919’un 1 Mayıs’ındaki bu sözleri bir düş müydü? Birgün Bile Yaşamak 1917 Bolşevik devriminin; devrim öncesi dönemdeki politik hareketleri, Rus halkının tüm katmanlarının sosyo-ekonomik ve psikolojik özelliklerini, devrim öncesi ve sonrasının altyapı ve üstyapı kurumlarının oluşturulmasında Bolşevik kadroların tartışmalarını ve Lenin’in Bolşevik Parti’de kurmaya çalıştığı demokratik-merkeziyetçilik ilkesinin politik, lirik bir destanıdır. Yeni Dünya Gerçeği (1996); Dünya burjuvazisinin suçüstü dosyalarını anlatır. Kolektivist sistemlerin 10 Kasım 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması sonrası kapitalist restorasyonlarını, bu sürecin Doğu Avrupa’da, Yugoslavya’da oynadığı oyunları, özelleştirmenin dünyadaki genel felsefesi ve uygulamalarını, Afrika’da Cezayir içsavaşı ve 20. yüzyılın en büyük kitlesel katliamlarından olan Ruanda olaylarını, Ortadoğu’daki petro-dolar şeyhliklerinin fakir halkları üzerindeki sömürülerini ve acımasızlıklarını kanıtlarıyla birlikte anlatır. Devrimci Ado’nun Ölümsüzler Katında Yargılanması (1998): BİO ülkesinde generallerin hükümet darbesiyle gerçekleştirdikleri faşist yönetime karşı devrimci direnişte vurulup şehit olan ADO, ölümsüzler katına ulaşır. Ölümsüz Yargıçları Ado’nun şehitliğini onamada ikirciliğe düşüren, ölümsüzler katında derin bir kargaşaya neden olan yaşam dialarındaki ADO GERÇEĞİ nedir? Sana 21. Yüzyıl Raporumu Sunuyorum (2005): 11 Eylül saldırıları Dünya Burjuvazisi Konfederasyonu’nca, bilerek sinsice hazırlanmıştır ve de 21. yüzyıl gerçeğinin asıl bu olduğunu ortaya koymuştur. Orhan İyiler 11 Eylül’den itibaren Batı basınını, siyasî ve askerî yöneticilerini ve askerî-siyasî haber alma örgütlerinin belgelerini dikkatlice izleyerek, bu saldırıların tüm dünya halklarına karşı başlatılan bir dünya savaşının bizzat Batı tarafından kendi insanlarını öldürerek hazırlanmış bir komplo olduğunu anlatır. Eseri 2003’te biter ama 2005’te basılabilir. Aradan geçen süre bu tespitlerinin doğruluğunu Wikileaks denilen belgelerle, ayrıca ABD ve İngiltere’de burjuva demokrasisinin izin verdiği ölçüde kurulan “sözde” soruşturma, araştırma komisyonlarında o dönemin sorumlularınca, nasılsa yargılanmayacaklarını bildikleri için rahatça açıklanmıştır. Danilov Manastırı’nın Çanları (2007): ÇANLAR’ın kapsadığı dönem 20. yüzyılın bitimine doğru gezegenimizdeki o müthiş politik depremin sosyalist sistemleri yerle bir ettiği dönemi kapsıyor. 1991’de tüm Varşova Paktı ve Sovyetlerde özgürlüklerin simgesi çanlar uğultusuna insan hakları, özgür pazar ekonomisi ilahileri de katılınca 70 yıllık uygulamanın sonucunda sosyalist sistemler depremin sarsıntılarına dayanamayarak çöküp gitti. Ne ki, işin bu kadar kolay olmadığını Danilov Manastırı’nın Çanları okuru tüm boyutlarıyla kavrayacaktır. “Sosyalistlerin Birliği” konusunda 1989’da yapılan Kuruçeşme Toplantıları için hazırladığı bildiriler günümüz için de son derece önemli Leninist Parti ilkelerini detaylandırır. Generallerin Zabıt Varakaları (2008): Günce tutmak onun yazarlığının bir başka yanı olmuştur. 12 Eylül faşizminin yarattığı ortamda o her şeyi kaydetmiştir defterine. Bu kayıtlarının bir bölümü Generallerin Zabıt Varakaları olarak Aralık 2008’de Devrimci 78’liler Federasyonu tarafından kitaplaştırılmıştır. Basılmamış güncelerinin hazırlanmasına devam edilmektedir. Kendi anlatımıyla “Günceler’i okuyanlar günümüzde felsefe, politika sapmalarına karşı nasıl doğru ve Marksist bir çizgi izlendiğini görmekte zorluk çekmeyeceklerdir diye düşünüyorum.” (08.12.2010) Aklın Lirizmi (2011): “Aklın tanımı yaşamı analiz etmek, bilinçlendirmektir belki de. Çok kez gözden kaçırılan, aklın bu çabasının duygusallıktan arınmış bir lirizmi olduğunu kavrayamamamızdır. Aslında bu lirizm duygularımız kadar etkilidir. Belki de ondan da yoğun. Aklımızla kavradığımız her şeyde bu lirizmin varlığını çok kez unuturuz.” Aklın Lirizmi Orhan İyiler’in yayınlanmış kitaplarından ve hiç gün yüzüne çıkmamış güncelerinden oluşuyor. Basılmamış Eserleri: - Günceler - Yitik Köpek (Tiyatro oyunu) - Şarkıcı Kız (Tiyatro oyunu) - Kral Oidipus Yazarını Yargılıyor (Tiyatro oyunu. Tarih: 1988) - Lenin’in Ülkesinde Neler Oluyor? (2005) - 33 Gün Savaşı (Haziran 2008) - 22 Gün Savaşı (Mayıs 2010)