Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Bizim Köy
Mahmut MakalDüşük Puanlı Bizim Köy Yorumları ve İncelemeleri
Düşük Puanlı Bizim Köy sözleri ve alıntılarını, düşük puanlı Bizim Köy kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
910 üzerinden
Köy edebiyatının yolunu açan bu kitap, 1950'lerde köyde yaşanan hayatın nasıl olduğu gerçeğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermesi bakımından çok etkileyici.
Kitap, bir roman değil, Mahmut Makal'in başından geçenleri ve tanık olduğu durumları anlattığı bir eser. İnsanların açlık ve yoksulluk içinde nasıl hayatta kalabildiklerini okudukça şaşırıyorsunuz. Öte taraftan köylünün bilime değil, dine ve dinsel dogmalara karşı tavrı da çok ilgi çekici. Toplumsal yaşantımızda öteden beri anlamadığı şeyi bir "hoca" ya da "hafız" dedi diye doğru kabul edip hareket eden insanları da göreceksiniz.
Köye ilgi duyan ya da öğretmenlik mesleğinin ne olduğunu sorgulayan insanlar için okunması gereken bir kitap olduğu düşüncesindeyim.
195 syf.
7/10 puan verdi
Adnan Menderes'in idamından yıllarca haberleri olmayan köylüler ve aynı günlerde, kırsalda keskin ve yeni bir şekilde yaşanmaya başlayan; toplumsal değişim...
Köy enstitülü bir öğretmen olan Mahmut Makal'ın ne zor şartlar altında öğretmenlik yaptığını...
O zamanın şartlarında ki Orta Anadolu'nun acı gerçeğini... Köylülerin yaşamış olduğu yoksulluğu, yoksunluğu...İnsanların bilginin, yeniliğin peşinden koşacaklarına, dini bilgilere ve hurafelere daha önem vermesini... Bilgiye, eğitime önem veren insanlara da ne yazık ki önem verilmemesini...(Şu an, günümüz şartlarında, çok bir gelişme katedilip edilmediği ise muamma!)
Yazar, akıcı ve samimi bir şekilde dile getirmiş.
Kitabı okurken; bazı eski kelimelerin anlamlarını maalesef bilmediğim için o kelimelerin anlamlarının dipnot olarak düşülmesini isterdim, açıkçası, editör tarafından. Çünkü okurken bir yandan o kelimenin anlamını araştırmak, not almak derken, okuma hızını düşürebiliyor, ne yazık ki!...Fakat o da bu güzel kitabın nazar boncuğu olsun.
Kitapta aynı zamanda, değerli foto muhabiri olan Ara Güler'in kitabın Fransızca baskısı için çekmiş olduğu Bizim Köy albümünden seçmeler de var.
Kitaba ayrı bir değer katmış.
Kısacası değerli yazar Mahmut Makal'ın anılarını dile getirdiği gerçeklere dayanan bu kitabı beğendim.Tavsiye ederim.
"Bu yapıt, Türkiye'de ilk 'best-seller' ve Türkler arasında Kuran'dan fazla okuyucu bulan tek kitap oldu."
–prof. petra kappert, (frankfurter allgemeine zeitung, 9.1.1982)
Merhaba... Mahmut Makal'ın Bizim Köy kitabını okudum. Gerçek köy yaşamını ilk anlatan yazarı ve kitabı olan Mahmut Makal'ın Bizim Köy'ü, Dönemin Anadolu köylüsünün
E-kitap olarak okudum. Başta pek beğenmemiştim. Sanırım bir öğretmenin bu denli sefalet çekmesi bir öğretmen olarak beni rahatsız etti. Ama devam edince kitabı çok beğendim. Özellikle yazara hayran kaldım. Mecburiyetten belki ama o şartlar içinde nasıl öğretmenlik yapabilmiş. Şimdi biz öğretmenlerin dert ettiği şeyleri kıyaslayınca çocuk oyuncağı gibi kalıyor.
Bu bildiğimiz köylerden değil. Hani şöyle şehirden bıkınca insanın kaçıvermek isteyeceği… Cumhuriyetin halkına sözünü verdiği… Milletin efendisi olacak.
Hayatı boyunca iktidarların Mahmut Makal’ın peşine takılıp hayatını dar etme sebebi işte anlattığı bu köyler. Gazetelerde ‘Kalkınıyoruz!’ yazmakla kalkınma olmadığını, Cumhuriyetin gelişi ile pek
Bu son derece meşhur kitabı ancak okudum ve Mahmut Makal’ın sadece yirmi yaşında iken kullandığı sade ve çok gerçekçi dile hayran kaldım. Bir Türk köylüsü, yaşadığı (ve çalıştığı) köy ortamını ve köylülerin zihniyetini ancak bu kadar iyi anlatabilirdi. Birkaç yüz yıl, hatta yedi yüz-sekiz yüz yıl önce Orta Anadolu köylerindeki gündelik hayatın 1950 yılındakinden pek farklı olduğunu zannetmiyorum. Bu da, İstanbul gibi dönemin büyük şehirlerinde belirli bir zümrenin yaşadığı hayatı okuyup/tasavvur edip bunu mutlak gerçek zannetmemek gerektiğini gösteriyor. İnsanoğlunun medeniyet yolculuğu zannedilenden çok daha karmaşık ve bu yolculuğu anlayabilmek açısından bu tip eserler çok önemli.
Einstein demiş ki; toplumun en altındakiler dinle uyutulanlardır. Henüz 18 yaşında Köy Enstitüsü mezunu genç bir öğretmenin kendi ve görev yaptığı köylerdeki anılarından oluşan eser, Köy edebiyatı kurucusu yazarın Toplumsal gerçekçi profilini de çiziyor. 1940'larda, 2.dunya savaşı sonunda tüm dünya gibi yaşanan kıtlık ve açlığın iliklerimize (köylerimiz) kadar geçmiş kanatıcı ve gerçek bir yansıması bu. Genç cumhuriyet devrimlerinin nerelere kadar işlemediği ve engellerin dışa vurumu. Kitap özelinde İç Anadolu köylerinde yaşanan sefalet; kerpiç ve tezeklerle yapılan derme çatma yapılar ile ağıllar, sabana koşulan eşekler hatta insanlar, hayvan ve insan yiyeceklerinin kimi yerde karışımı, süregiden açlık ve kışın soğuğa karşı çaresizlik. Yokluğa karşı çıkmaya çalışan genç,köylü enstitü öğretmenleri ve karşılarında şeyh- şıh takımı, sömürülen dini duygular. Sadece Tanrıya bağlanan umutlar ve kader kavramı.
Yazar, bu eserinden sonra soruşturma geçirip hapse atılmış (ki şaşırdınız mı?), Varlık dergisine yoladığı bu gerçekler hem köylüsünü hem üstlerini rahatsız etmiş. Kısaca dostlar; bu kitap söz konusu dönemden günümüze uzanan başta 'din elden gidiyor' ve 'Eski köye yeni adet' başlıklı düşünce yapısının değişmeyen tezahürünün kanıtıdır.
20yy'da o köylülerin çoğu daha iyi yaşam uğruna politikacıların telkiniyle şehirlere göçtüler, mal-mülk edindiler belki ama kafa yapılarını hiç değiştirmediler. Köy Enstitülerin ruhu şahd olsun:OKUYUN...
Orda bir köy var uzakta...
Uzun yıllar önce ismi hatırımdan çıkmış bir Türkçe öğretmeninin tavsiyesi ile alıp okumuş ve "bu ülkede böyle yaşamlar var mı?" diye kendime sormuştum. Ta ki 1989 yılında Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra kura çekip Ağrı ili Patnos ilçesi Dedeli Köyü'ne gidene kadar. Benim köyüm o kadar da mahrum olmamakla beraber henüz herhangi bir hizmet gitmemiş, yeri haritada bile belli olmayan üç beş haneli mezralarda, kitapta geçen benzeri hayatları görmüştüm. Bu mezrada oturanların çoğu terörden ya da kan davasından kaçıp izlerini kaybettirmek amacıyla yanına az sayıdaki hayvanlarını da alıp göç yoluyla bölgeye gelip yerleşen ya da daha doğru bir deyişle hayatta kalmaya çalışan insanlardı. Ev bile denemeyecek derme çatma yapılarda hatta mağara kovuklarında barınan bu insanların yaşam şartlarını anlatmaya kalksam sayfalarca inceleme yazmam gerekecek.
Bu nedenle okuduklarım beni çok fazla hayrete düşürmedi.
Zaten Fakir Baykurt'u, Hasan İzzettin Dinamo'yu, Yaşar Kemal'i, Kemal Tahir'i (Özellikle "Bozkırdaki Çekirdek" adlı romanı), Yakup Kadri'nin "Yaban" adlı romanını okuyanlar da bu kitabı okuyunca o hayreti yaşamayacaklardır.
Genç nesile, ya da moda deyimle, Y ve Z kuşağına mutlaka okutulmalıdır.
Mahmut MAKAL ve Bizim Köy
Köy ve köylü gerçekliğini, yaşantısını, inançlarını, kalıplarını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren, yüze vuran ilk defa bu kadar açık, net ve yalın bir dille yazılmış bir kitap okudum. Yayımlandığı dönemde bazı kesimlerin rahatsızlıkları bu anlamda şaşırtıcı değil benim için. Çünkü gerçekliği anlatmak her zaman alkışlanmaz. Bizim Köy, edebiyatta hak ettiği yeri bulamamış bir kitap.
BİZİM KÖY / Mahmut Makal (1950)
Mahmut Makal, 1930 yılında Aksaray’ın Demirci köyünde doğar. Köy bugün Gülağaç sınırları içinde. 1947 yılında Konya/Ereğli’de bulunan İvriz Köy Enstitüsü’nü bitirir. Daha sonra Aksaray’a bağlı (bugün de hâlâ böyle) Nurgöz köyüne öğretmen olarak atanır.
1948 yılından itibaren köye dair yazıları Varlık dergisinde yayımlanır. Bu yazılar daha sonra
Mahmut Makal'ın Bizim Köy'ü kısa ama hacmi tartışılmayacak derecede büyük, köy gerçeklerini bütün çıplaklığıyla ortaya koyduğu notlardan oluşuyor.
Kendisi de köylü olan Mahmut Makal, Köy Enstitüsü'nden mezun olduktan sonra öğretmenlik yaptığı sıralar edindiği köy izlenimlerini, Cumhuriyet sonrası Türkiye'nin köy gerçeklerini abartısız, süssüz, olduğu gibi aktarıyor.
Mahmut Makal'ın köy notları önce Varlık gazetesinde yayımlanıyor daha sonra kitap olarak basılıyor. İlk baskısı 1950'de yapılan Bizim Köy, Makal'ın epey bir başını ağrıtıyor tabi. (Bilirsiniz, "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.") Soruşturma açılıyor, tehdit ediliyor, hapse atılıyor, yurtdışına gönderilmek isteniyor.
Ülke gerçeklerine sırt çevirmiş olanların hoşuna gitmiyor tabi gerçekleri duymak ama eser hem yurtiçinde hem yurtdışında çok ilgi görüyor.
Mahmut Makal'ın köylere dair izlenimlerini yazarken herhangi bir art niyeti yok aslinda; amacı, köylünün bunca sıkıntısına, derdine bir çare bulunması.Ama tabi anlayana.. (O an için sadece köyün adını değiştiriyorlar.)
Bizim Köy o kadar önemli ki 1950 seçimlerinde iktidarın değişmesine bile katkı sağlıyor. Çünkü eser bazi milletvekillerince seçim malzemesi olarak kullanılıyor.
Velhasıl az okunmuş, hak ettiği değeri görmemiş bu eseri okuyun, okutturun. Gerçekler acıdır ama görmek, duymak gerekir.
İyi okumalar..
Bizim Köy
Kitap 1940-1950 senelerinde İç Anadolu Bölgesi’nde öğretmenlik yapan yazarın anılarının toplamı.Kitapta dönemin insanının ve dönemin zorluklarının altı çizilerek insanların ne tür zorluklar ve hangi olaylara ne tür tepkiler verdiği yazılmış.Ayrıca kitabın belli bir zaman yasaklı olduğu da söyleniyor. Zaten yazılanları okuduğunuzda ne zor şartlardan geçtiğimizi ve halkın ne kadar cahil, ekonomik destekten yoksun -dönemin şartları ve ülkenin durumuna paralel olarak-yaşadığını bazen gözleriniz dolarak okuyabilirsiniz.
Bu kitabı kesinlikle okuyun!
Yine bir köy edebiyatı eseri okudum. Yazardan ilk deneyimim oldu bu eser. Roman diye başlamıştım ama roman değil. Anılarını bölümler halinde aktarmış bize. Dönemin köy hayatını ve insanlarını anlatıyor. Yoksulluk tavan durumda. Mektep falan hak getire. Dört duvar bir de çatı varsa tamamdır. Pis mi değil mi kim bakar mektep işte. Kaleme deftere para bulamayan ebeveyn rakı olunca sigara olunca nasıl da para buluyor iyi eleştirmiş yazar.
Yazarın kendi hayatı da zorluklar altında geçiyor. Genellikle öğretmenlik yaptığı dönemlerde karşılaştığı şeyleri yazdığı için bunlar yayımlanınca epey bir ses getiriyor. En acısı da kuş uçmaz kervan geçmez bir köyde öğretmenlik yaparken kitabının nasıl da ses getirdiği hakkında hiçbir duyum alamaması. Yollar açılınca iki polis gelip tutuklandığını söylüyorlar. Yazdıklarından sebep hapis yatan yazarlarımızdan biri de #mahmutmakal
Ne üzücü bir durum değil mi?
Yalniz şöyle de bir durum var geçmişten bu yana değişmeyen şeyler olduğunu bu eseri okuyunca görüyoruz. Bu kitabında yeri geldi üzüldüm yeri geldi kahkaha attım. Akla hayale sığmayan adet denen şeyler var. Ve tabii kadının söz hakkı hiçbir şekilde yok.
Kitapta eleştirecegim tek nokta ise yazar dönüp dolaşıp aynı durumları tekrar ediyor. Başlangıçta ele aldığı şeyleri sonlara doğru bir daha yazmış. Biraz tekrara kaçmış ama onun dışında kitap çok güzeldi. Ve yine adı duyulmayan yazarlarımızdan biri lâkin kesinlikle okunması gereken bir yazarımız.
#parlakmeltemkitapligi