Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bozkurt Sözleri ve Alıntıları

Bozkurt sözleri ve alıntılarını, Bozkurt kitap alıntılarını, Bozkurt en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Yaşamı ve Bağımsızlığı için en büyük fedakarlığı yapan bir millet başarız olamaz. Yenilgi demek, milletin ölümü demektir.”
Manastır yürüyen birliklerin tozları ve gürültüsü ile silahların gümbürtüsüyle sarsılıyordu. Yunanistan Girit'i ele geçirmişti. Türkiye savaş ilan etti ve askeri birlikler cepheye koştular. Gün büyük zorlukların ve mücadelelerin yaşandığı, savaşlar ve savaş söylentilerinin her yana yayıldığı günlerdi. Osmanlı İmparatorluğu son nefesini vermek
Reklam
Mustafa Kemal politikayı bir yana itti. Artık yapılması gereken bir işi vardı. Kuzey Afrika'ya gidip İtalyanlar'la savaşmalıydı. Suriye ve Mısır'dan geçen uzun kara yolu dışında Türkiye'nin Kuzey Afrika'yla bağlantısı kesilmişti. İtalyanlar denizin denetimini ellerinde tutuyorlardı; filoları Çanakkale Boğazının da çok
Hindistan’dan getir­dikleri orduyla ingilizler Bağdat’ı ele geçirmişler, Musul’a doğru ilerliyorlardı. Filistin ve Suriye’ye saldırmak üzere Mısır’da bir ordu hazırlamaktaydılar. ilerlemeleri durdurulmalı, Bağdat geri alınmalıydı. Alman Genel Kurmayı, Enver’in acil ricası üzerine, adına uygun düşecek “Yıldırım” gibi bir ordu kurmak üzere General
Kendisini destekleyenleri ve ordu kumandanlarını yanına çağırdı. “Artık yollarımız ayrılıyor,” dedi. “Eğer daha ileriye gideceksek, bunu yalnızca kendimize güvenerek yapacağız. Merkezi hükümet bize karşı. Bu, iç savaş anlamına gelebilir. Büyük tehlikeleri göze almak ve büyük özveriler­de bulunmak zorundayız. Bir kez başlayınca hiç kimse geri dönmemeli, hiç kimse geriye bakıp pişmanlık duymamalı. “Kararınızı vermeniz ve bir lider seçmeniz gerekiyor. Başarı için bir şey çok önemli, başta bu hareketin önderi olacak bir tek kişi olmalı, tek bir lider.” “Eğer beni seçerseniz, benim yazgımı paylaşmak zorunda olacaksınız. Ben, artık bir sivilim. Beni bir asi olarak ilan edecekleri kesin. Tek şartım var, o da emirlerimi sizin askeri kumandanınızmışım gibi harfiyen uygulamanızdır.” Hepsi de yola devam kararı aldı. Önderleri olarak Mustafa Kemal’i seçti­ler ve şartını kabul ettiler; kendileri de Padişah’a zarar verecek hiçbir şey yapmama şartını koştular. O da bunu kabul etti.
Sayfa -2
Kazım’ı ikna etmek için Mus­tafa Kemal tüm yüreğini ortaya koydu. Daha önce hiç yapmamış olduğu tatlı tatlı dil dökmek ve tartışmak yolunu seçti. Başarısız olduğu takdirde tümüyle silinecekti. Ne olursa olsun, yakalanıp Malta’ya sürülmek ya da belki asıl­mak üzere Padişah’a ve İngilizlere gönderilmemekte kararlıydı. Kızıl Zindan’daki o günlerinin anısı gönlünü bulandırıyordu. Ölmek, kuşkusuz bun­dan iyiydi. Kazım’ı ikna edemezse, kaçmak üzere Arif’le anlaşmıştı; eğer kö­şeye sıkıştırılırlarsa ölene dek çarpışacaklardı. Hiçbir zaman sağ ele geçirile­meyeceklerdi.
Reklam
Venizelos oturmaktaydı. Yaşamında bir tek temel amacı vardı: Yunanis­tan’ı Anadolu’nun zengin sahil şeridini de kapsayan ve başkenti Konstantinopolis olan bir imparatorluğa dönüştürmek. Bir Giritliydi ve bir Giritlinin inatçılığıyla bu tek amaç uğruna yirmi yıldır uğraşıp duruyordu. Sırbistan ve Bulgaristan’la birlikte 1913’te Türkiye’ye
Bedeli ne olursa olsun, daima kendi kendisinin efendisi olacaktı.
Mustafa Kemal hayatiyetle dopdolu ve dipdiri, Türkiye’nin tek adamıydı. O, steplerde yaşayan Tatarların bir geri dönüşü, bir anakronizm, ilkel ve vah­şi güce sahip biri, dünyaya gelmesi gerektiği çağdan çok geç doğmuş bir liderdir. Tüm Orta Asya’nın göçü sırasında doğmuş olsaydı, Bozkurt sancağı altın­da ve bir bozkurtun yüreği ve içgüdüleriyle Süleyman Şah’ın yanında at koş­turuyor olurdu. Askeri dehası ile duyguların, bağlılık ve ahlâki değerlerin zayıflatamadığı acımasız kararlılığıyla, ülkeleri fetheden, kentleri yakıp yıkan ve seferleri ara­sındaki barış dönemlerini zevk ve safa âlemleriyle dolduran, vahşi akıncıla­rın başında bir Timurlenk veya Cengiz Han olabilirdi. Oysa o, ölü parçalarını budayıp, küçük ve yoksul bir tarım ülkesini indir­gediği can çekişen bir imparatorluğun varisi olarak doğmuştu.
Edward William Charles Noel
İngiltere, Kürtleri Türkiye’yi yara­lamak için daha önce de kullanmıştı. Dünya savaşında da Türkiye’yi arkasın­dan vurmaları için kışkırtmak üzere Lawrence ve Noel’i göndermişti; Sevr Antlaşması’nda onlara bağımsız bir devlet sözü vermişti. Bu sefer de bölgede aşiretleri silahlandıran ve kışkırtan casusları ele geçirilmişti. İngiltere Musul’u ve onun petrolünü istiyordu. Musul’un ve Irak petrolü­nün anahtarı da Kürtlerdi.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.