Sayfa Sayısına Göre Büyük Zen Düğünü Sözleri ve Alıntıları
Sayfa Sayısına Göre Büyük Zen Düğünü sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Büyük Zen Düğünü kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Arka koltuktaydım, Romanya ekmeği, ciğer ezmesi, bira
ve meşrubatların arasına sıkışmış; on yıl önce ölen babamın cenazesinden bu yana ilk kez bağladığım yeşil kravatımla.
Sonra gelenlere dönüp. "Bu karım... bu karım... bu..." deyip durmuştum. Sonunda karıma dönüp sormuştum: "Neydi senin adın allahaşkına?".
"Barbara."
"Bu Barbara," dediydim onlara.
Yıldırım nikâhı yapsalar da olurmuş. Boş bir aile kalabalığı!
Düğün bitmişti ve daha bir soğumuştu ortalık. Birbirlerine bakıp duruyorlardı. İnsan ırkını asla anlayamayacaktım, ama birilerinin şarlatanı oynaması gerekiyordu.
kadının bacaklarını iyice açtığını fark ettim, fena değildiler, naylon çoraplar, pahalı topuklular, artı uç kısmındaki küçük mücevherler. Geri zekâlı birini bile tahrik etmeye yeterdi, ve ben sadece yarı-geriydim.
“Bukowski,” dedi bana, “öykülerinden bazılarını okudum. Bence, okuduğum en büyük yazar sensin!”
Uzun sarı bukleler. İnce bir beden.
“Tamam yavrum, yeterince büyüdüğünde evleniriz. Senin paranla geçiniriz. Ben yorulmaya başladım. Beni küçük hava delikleri olan cam bir kafesin içine koyup herkese gösterirsin. Genç çocuklarla düşüp kalkmana izin veririm. İzlerim bile sizi.”
“Bukowski! Saçlarım uzun diye kız olduğumu düşünüyorsun hemen! Adım Paul! Tanıştırılmıştık! Hatırlamıyor musun?”
Bir yastıkta kocayın!” diye bağırdım.
Herkes görmüştü hediyeyi. Çıt çıkmıyordu.
İspanya’nın en iyi el işi sanatçılarından biri tarafından yapılmış küçük bir tabuttu. Alt kısmı pembemsi-kırmızı bir kaplamaydı. Gerçek bir tabutun küçük bir kopyasıydı, ancak bu sevgi ile yapılmıştı belki.