Aşk
Platon, sadece aşıklardan oluşan bir ordunun, çok az insandan oluşsa bile hiçbir güç karşısında yenilmeyeceğine vurgu yapar.
Schopenhauer’e göre aşk, yeni bir varlığın meydana getirilmesi iradesini doğurur,cinsel içgüdünün ve çoğalma isteğinin dışavurumu olarak nitelendirir.
İbni Hazm ise aşk ve sadakati ele alıp sadakatin, aşkın delilleri ile kişinin sevdiğini rahatsız etmemesi, inatlaşmaması, isteklerini yerine getirmesi olarak tanımlar.
Kierkegaard ise her zamanki gibi aşkı güzellikle ilişkilendirerek aşkı eleştirir, varoluşsal olarak ele alır.
Stendhal ise aşkın dört türü olup kuralları ve aşk mahkemesi olduğunu söyler.
Nietzsche ise aşkın olduğu yerde korkunun olmadığını, kişiye değil bir işi aşkla yapmanın da hedefe ulaşmakta yardımcı olduğunu vurgular.
Shakespeare ise Romeo ve Juliet ile aşkın gözünün nasıl kör olduğunu anlatır bize.
Victoria Hugo ise aşık kişinin aşık olduğu kişinin kusurlarını görmeyip fizik ötesi sevdiğine değinir.
Halil Cibran ise aşkın birçok kişiyi kırdığını, zarar verdiğini buna rağmen yine de yaşanmasını kişiyi olgunlaştıracağını öğütler.
Kitabımız bunun gibi birçok farklı yazar,filozofa ait aşk hakkında fikirler barındırıyor, bunları akıcı ve sade bir dille anlatıyor. Lise öğrencileri, felsefe okumaya yeni başlayanlar çok rahat okuyup keyif ve verim alırlar diye düşünüyorum