''Bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş. Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde. Nefret ettiğimiz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyoruz. Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız, bir amacımız ya da yerimiz yok. Ne büyük savaşı yaşadık, ne de büyük buhranı. Bizim savaşımız ruhani bir savaş. En büyük buhranımız, hayatlarımız.''
Dövüş Kulübü'nün ilk kuralı Dövüş Kulubü'nden kimseye söz etmemek olsa da bu kuralı çiğneyip bu incelemeyi yapıyorum.
Yukarıdaki alıntıdan da anlaşılacağı üzere kitap sistem eleştirisi niteliğinde bir eser. Müthiş bir edebi dili yok ama bolca kara mizahı ve kararında bir argo dili var. En önemlisi hayat sorgulatma var. Tüketim toplumunu dibine kadar eleştirme var.
Bazen çevremizden ''Bir kitap okudum, hayatım değişti'' tarzı cümleler duyarız ya, bu kitap öyle bir kitap. İnsan bu kitabı okuduktan sonra yeni kararlar alabilir, hayatına yeni bir yön verebilir.
Basit bir dili var gibi görünse de okuması çok kolay bir eser değil. Sona doğru yaklaştıkça tüm parçalar birleşiyor ve o enfes finale ulaşıyoruz. Filmini hiç izlememiş bir kişi bu kitabın sonunda kesinlikle şok olacağı bir gerçekle karşılaşacaktır. O yüzden kitabın büyük bir bölümünde bu motivasyonla sabredebilir.
Keyifli okumalar. Bu kitap hayat sorgulatır.
Ya da bu kitap hayatın kendisidir?