Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever'le Konuşmalar

Beşir Ayvazoğlu

Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever'le Konuşmalar Sözleri ve Alıntıları

Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever'le Konuşmalar sözleri ve alıntılarını, Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever'le Konuşmalar kitap alıntılarını, Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever'le Konuşmalar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
yaşadığımız şey tam olarak bu
Bir şehri imar ederken o şehirde yaşayan gençlerin ihya edilmesini ihmal ederseniz, ihmal ettiğiniz gençler imar ettiğiniz şehri imha eder.
Reklam
Bursa, inanılmaz bir şehirdi; hafif malzemeyle, ahşapla inşa edilmiş evlerin, her biri bir ziynet olarak küçük sokaklarda yan yana gelip şehri oluşturduğu, narinliğin yanında vakarın ve yüceliğin her köşesinde yaşandığı bir şehirdi, insanlığa Osmanlılar tarafından hediye edilmiş bir cennetti.
"Dev apartman blokları yahut yan yana dizilmiş bir örnek evlerden oluşan mahalleler, şehirler oluşturmak, elbette aynı zamanda aileyi standartlaştırma iradesini yansıtmaktadır." [Bilge Mimar Turgut Cansever]
"Yaptığımız her şey, inancımızın tam bir yansımasıdır. Vücuda getirdiğimiz biçimler, inancımızın mimarideki tezahürleridir. Bugün inşa ettiğimiz yapılar, onları meydana getirenin inanç ve davranışlarından ayrı tutulamaz." [Turgut Cansever]
Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Prof. Harr diyor ki: " Bana evlerin 30- 40 senede eskimesini sağlayın, ben size dünyadaki bütün şehirlerin meselelerini halledeyim."
Ahiret eğer korku verici bir şeyse; beraberinde korkuyu aşacak, korkuya sebep olacak gelişmeyi, olumsuz gelişmeyi düzeltecek bir iradeyi, bir bilinci de gerekli kılıyor. Bu da insanı, ahiret bilinciyle beraber geleceğin sorumlusu olan varlık haline dönüştürüyor. İnsanı dünyayı güzelleştirmekle mükellef, yükümlü varlık haline dönüştürüyor. Ahiret kelimesinin anlamının kaybedilmiş olması, toplumumuzda hakikaten toplumla bütün- leşmiş bir gelecek çabasının; planlama, şehir, yani binaların inşası ile ilgili meseleleri arka plana, gündemin dışına iten, daha ziyade güncel olan içerisinde yaşamaya kapıları açan bir tavrı hâkim kılıyor. Bu tabi ki, çok korkunç bir şey...
Tutumlu kent
Şehir eğer tutumlu şehir olmalı diye düşünüyorsak , evvela ev, tutumlu ev olmalı. Le Corbusier’nin çalışma odasını biliyorum ben; bu çalışma odasının eni 2 metre 23 santimdi. Le Corbusier bu odayı insanın böyle bir mekanda çalışabileceğini göstermek için yapmıştı. Tabi Le Corbusier Osmanlı padişahlarının, mesela III. Ahmed’in Yemiş Odası’nın kendi odasının en fazla bir misli büyüklükte olduğunu bilmiyor. Oradan dünyayı idare ediyordu adam.
Sayfa 24
... Türk evi hem heyet-i umumiyesiyle, hem de bütün unsurlarıyla, Hz.Peygamber'in (s.a.v.) ifade ettiği şekilde insanın aslî vazifesi olan dünyayı güzelleştirme görevini gerçekleştirme bilincinin ve iradesinin yansımasıdır.
Sayfa 123 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
'İnsan ruhunun özü olan sevgiyi, herhangi birine yönelmesine gerek olmayan sevgiyi duydum işte ben! Bu mutluluk verici duyguyu şimdi de yaşıyorum. İnsan kardeşlerimizi sevmek, düşmanlarımızı sevmek! Değer verdiği bir varlık için insanca bir sevgi besleyebilir bütün herkes; ama düşmana duyulan sevgi ancak ilahi bir sevgi olabilir. Nitekim işte ben bundan ötürüdür ki o adamı sevdiğimi duyumsadığım vakit böyle bir sevince gömüldüm.'
Devâsâ apartman blokları yapıp insanları buralara istiflemek de, 20. asrın başında Almanya'da yapıldığı gibi, yan yana dizilmiş standart evler yapmak da bir çeşit totaliterliktir. Dev apartman blokları yahut yan yana dizilmiş bir örnek evlerden oluşan mahalleler, şehirler oluşturmak, elbette aynı zamanda aileyi standartlaştırma iradesini yansıtıyordu. Bu türden düzenlemelerin, ailelerin ve isteklerinin standart olmadığının bilinerek yapılması gerekir. O halde evleri standartlaştırma yerine, evlerin parçalarını standartlaştırmak daha insanî bir çözümdür ve yalnızca Osmanlı dünyasında uygulanmıştır.
Sayfa 88 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Şehir, insanları terbiye edecek esaslara göre kurulmuş olması halinde insanları terbiye eder. Şehir insanı terbiye ettiği gibi, kötü şehir de insanı ahlaksızlaştırır.
Standartları geliştirmek kâfi değil, standartlar ruhunu geliştirmeliyiz.
“Her doğru, zamanla aslının tam zıddına dönüşür.”
Marksist diyalektiğin bir kuralı var, o kural doğru bir kural: “Her doğru, zamanla aslının tam zıddına dönüşür.” diyor. Varlığın her an değişmesine ait büyük bilgiye, büyük hikmete sahip olan İslam toplumları, bu büyük hikmetin tam zıddına inanır oldular. Ve dinin temellerinin tersine inanır oldular ve helak oldular. Biz de helak olanlardan biriyiz. Hayır, helak olmadık, diyen var mı? Bir zamanlar dünyayı avucunun içerisinde tutarken şimdi içerisine düştüğümüz durumu düşündüğünüzde tabii. Tüm dünyaya ışık saçarken, şimdi nerede ne yazılmış onu okuyup tekrar ilerlemeye bakar hale düşmüş bulunuyoruz.
278 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.