Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Düşsel Öykü

Arthur Schnitzler

Öne Çıkan Düşsel Öykü Gönderileri

Öne Çıkan Düşsel Öykü kitaplarını, öne çıkan Düşsel Öykü sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Düşsel Öykü yazarlarını, öne çıkan Düşsel Öykü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
kendi varlığının alışılmış odağından uzakta, yabancı ve belirsiz bir dünyaya doğru yol alıyordu sanki.
Reklam
On altıyla yirmi kişi arası, hepsi de maskeli, keşiş ve rahibe kostümlü bir grup, kendi aralarında üçer beşer dolanıp duruyorlardı.
Fridolin ne pahasına olursa olsun, bu serüvenin sırlarını açığa çıkarmaya kararlıydı. Ona öyle geliyordu ki, kendisini kurtarmak için bedel ödeyen bu esrarengiz kadını bulmadan yaşantısı artık bir anlam taşımayacaktı
İki adam da doktorun evinin önünde indiler ve atlı araba yoluna devam etti. Doktor kapıyı çaldı. İkisi de bir şey söylemeksizin, öylece durdular. Kapıcının ayak sesleri duyulduğunda, yazar, "İyi geceler, sevgili doktor," dedi yavaşça ve burnunu hafifçe kıvırarak : "Biliyor musunuz, ben, bu olanları eşime anlatmayacağım," diye ekledi. . Doktor ona yandan şöyle bir baktı ve o sevimli haliyle gülümsedi. Kapı açıldı, el sıkıştılar, doktor içeri girdi ve kapı kapandı. Yazar yürüdü gitti. Yürürken eliyle iç cebini yokladı. Evet, mektup oradaydı. Eşi onu mühürlenmiş durumda, ardında bırakacağı belgelerin arasında bulmalıydı. Ve kendisine özgü, o gizemli imgesel güçle, eşinin kendisinin mezarı başında fısıldadığını duyar gibiydi şimdi : "Ah sen nasıl da büyük ... ne soylu bir insandın!"
Sayfa 182Kitabı okudu
Doktor, "İyi geceler!" diyerek ayağa kalktı. Tüccar ona dönerek, "Benim de burada yapacak bir işim kalmadı artık," dedi. Yazarsa mektubu aldı, gösterişsiz bir biçimde ceket cebine yerleştirdi ve yan odanın kapısını açtı. Yavaşça ölüm döşeğine doğru yürüdü ve öbürleri onun, ellerini arkasına kavuşturarak sessizce cesede baktığını gördüler. Sonra dönüp çıktılar.
Reklam
Yaşamımızı zehir etmek mi?" diye tekrar etti doktor, şaşkın bir sesle gözlüklerini silerken. "Daha çabuk," dedi tüccar, kısık bir sesle. Yazar devam etti : "Bugün, beni hangi şeytanın bu yazı masasına oturtup yüzlerinizde hangi etkiyi yaptığını asla göremeyeceğim sözleri yazmam için dürttüğünü soruyorum kendime. Bunun cevabını bulsam da, elde edeceğim haz, şu anda yaptığım inanılmaz işin zevkini çıkarmam için pek haksız bir neden oluşturuyor."
Fridolin gözlerinin bağlanmış olduğunu fark etti. Ama anladığı kadarıyla gözlerini üzerindeki aynaya çevirmişti ve bağlarının arasından değişik renklerdeki kavalye kostümlü erkeklerin çırılçıplak kadınlarla nasıl dans ettiklerini izliyordu . Birdenbire kadınlardan biri Fridolin'in yanına geldi ve fısıldadı. Burada konuşulan her şeyin de sır olarak kalması gerekliydi anlaşılan, kimse yüksek sesle bir şey söylemiyordu. "Neden yalnızsın böyle? Neden dans etmiyorsun?"
Ne demek onlar için? Ne için çaldığımı bile bilmiyorum. Ben çalıp duruyorum yalnızca. Gözlerimi bağlıyorlar ... " " Nachtigall, Nachtigall, ne saçmalıktır bu öttüğün bakalım? .. " Nachtigall kısaca yutkundu : "Gözlerimi maalesef tam bağlayamadılar. Hiçhir şey görmeyecek kadar değil. Gözlerimin üzerindeki siyah ipekli bağın üst tarafından aynayı görüyordum ... " dedi. Ve tekrar sustu. "Tek kelime ile," dedi Fridolin, sabırsız ve aşağılar bir tavırla. "Çıplak ve adi hirtakım karıları ... " "Adi deme Fridolin, hayatında böyle karılar görmemişsindir. "
Doktor önündeki kağıt parçasına haktı. Ve şimdi evde her şeyden habersiz uyuyan, artık yaşlanmakta olan, insancıl ve iyi kalpli eşini düşündü. Sonra üç çocukları ... Oğulları bir yıldır askerlik yapıyordu; uzun, endamlı büyük kızları bir avukatla nişanlı ve en küçük kızları da öyle hoş ve tatlıydı ki ... Geçenlerde bir baloda rastladıkları önemli bir sanatçı onun portresini yapmak istemişti. Huzur dolu evleri geldi aklına, ölmüş bir adamın yazdığı şu mektuptan ortaya çıkanların, gizemli bir biçimde, gerçek olmamanın ötesinde hiç de önemli olmadığını düşündü. Şu anda yeni bir şey keşfetmiş gibi duymuyordu kendini. Yaşamında on dört on beş yıl önce mesleki bazı dertler yüzünden yıpranmış, çıldıracak gibi olmuş, evini, eşini ve bu kenti terk etmek istemişti. Aynı zamanda, içinde garip ve isterik bir kadının da rol oynadığı umarsız ve çılgın bir yaşam tarzına sürüklenmiş, sonradan bu kadın, başka bir aşığı yüzünden canına kıymıştı.
Sayfa 180Kitabı okudu
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.