En Beğenilen Edebiyatımızın İçinden Sözleri ve Alıntıları
En Beğenilen Edebiyatımızın İçinden sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Edebiyatımızın İçinden kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Çünkü, öyle değil mi, yeryüzünde hiçbir şey, istediğini ele geçirmek kadar hayal kırıcı değildir."
"İznikli Leylek", basit bir hikâye gibi görünmekle beraber (Haldun) Taner'in hayat görüşünü bazı bakımlardan aydınlatıyor. Burada bir grup insanın sakat bir leylek karşısındaki davranış tarzları anlatılmıştır. Hikâyecinin kendisi şöyle düşünüyor:
Hayvanlara insanca duygu ve düşünceler yormak ne derece doğrudur, bunu kestiremiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da uçamadığı idi. Uçsa öbür leyleklerden biri olacak, dişisini ensesinden ısırıp vuslata kavuşacak, sonra tatminini bulmuş bütün öbür hışır leylekler gibi kurumlu taktakasından geçilemeyecekti. Uçabilse öbürlerinden başka bir leylek olmayacak, üzerinde fikir yürütülüp hakkında hikâye yazılamayacaktı. Kaldı ki o takdirde daha mesut olacağı da söylenemez. Çünkü, öyle değil mi, yeryüzünde hiçbir şey, istediğini ele geçirmek kadar hayal kırıcı değildir. (s. 50)
Burada "sakatlık" âdeta bir imtiyaz oluyor. Leyleğe (ve insana) o şahsiyet veriyor, düşünce ve hikâye sakatlıktan doğuyor.
Haldun Taner'in hemen hemen bütün hikâyelerinde insanlar uzvi veya ruhî bir sakatlıkla maluldürler. "Günün Adamı" piyesinde de o bütün insanları sukut ettirmiyor muydu? "Ayışığında Çalışkur"da da istisnasız herkes ruhî veya içtimai bakımdan düşüktür. Haldun Taner'e göre insan; noksan, hasta, lekeli bir varlıktır ve ancak bu sayede bir şahsiyet sahibidir.
Bugünkü Türk hikâyecilerinin birçoğu hayat görüşlerini idare eden fikirler yüzünden sanatı unutmuşlardır. Onların eserleriyle, okuyucuda, ihtilale götüreceğini umdukları bir nefret ve isyan hissi uyandırmak gayesini güttükleri çok bellidir. Dünyaya geldiğinden beri masal, destan, mabet, saray, heykel, resim ve musiki yaratan mahluku, onlara göre idare eden bir tek şey vardır: Mide! O bir tek gaye güder: Karnınını doyurmak! İnsan hakkındaki bu dar görüş, onları kötü şeyler yazmaya mahkûm etmiştir.
Sait Faik, insanın her şeyden önce şair mizaçlı olduğuna inanır, ilk hikâye kitabının ilk hikayesinde bu görüş açıkça ortaya konulmuştur:
Kadın, tavırları, kıyafeti, tesiri, hayattaki fonksiyonu ile mitik bir karakter taşır. O erkeğin hayatına çocukluğun bütün özleyişlerini, masalları ve rüyaları geri getirir.
Sevgilisi gelmeyen âşık kendi kendisini duyar. Bu suretle yokluk varlığı doğuran bir kuvvet haline geliyor. Özdemir Asaf "Düşüngü" (?) adlı şiirinde bu durumu şöyle anlatıyor:
Hepsinin gelmesini bekleme
Bir kişi gelmeyecek.
Sen alışmayasın diye
Korkmayasın diye
Düşünesin diye..
Kendine yetmen için
Herkesin kendinden kaçacağı yerlerde
Sen kaçmayasın diye.