İngiliz edebiyatının önemli yazarlarından biri olan Jane Austen’ın olgunluk çağında tamamladığı ve en sevdiğim kitabım diye tabir ettiği Emma, 19. Yüzyıl İngiltere’sini yani diğer bir deyişle Victoria Çağındaki sosyal hayat, kadın-erkek ilişkileri, evlilik gibi başlıca konular üzerinde duran bir kitaptır. Toplumsal statü farklarının mizahi bir yolla anlatıldığı kitapta, çöpçatanlık konusu üzerinden üç genç kızın hayatının belli bir kısmı anlatılıyor.
Olaylar Highbury denilen bir kasabada geçiyor. Kitabın baş karakteri olan Emma, insanların hayatlarını kendine göre yönlendiren, kendini beğenmiş ve oldukça akıllı bir kız. Çoğu Jane Austen kitabında olduğu gibi, baş karakter kitap boyunca ruhsal anlamında değişiklik gösteriyor. Yanlışlarını görüyor ve hayatlar yüzleşiyor. Bu Emma içinde geçerli.
Kitap boyunca birkaç asil ailenin gündelik yaşamına konuk oluyoruz. Heyecansız ve sıradan olaylara karakterlerin bakış açıları, sınıfsal ayrılıkları ve tavırları eşlik ediyor ve bu düşünceler ışığında gelişen olaylar kitabı dolduruyor. Vaka azlığına rağmen kitap oldukça akıcı bir şekilde ilerliyor. Jane Austen bu noktada gerçekten yazarlığını konuşturmuş diyebiliriz.
Bazı yazarlara göre İngiliz edebiyatında Shakespeare’den sonra gelen en önemli yazarlardan biridir Jane Austen. Her kitabında farklı bir tat bırakan ama çoğu zaman aynı şeyleri anlatan Austen, bence de çok önemli yazarlardandır. İngiltere’nin o güzel dönemlerine tanık olmak isterseniz Austen ile kesinlikle tanışmalısınız. Keyifli okumalar.
