İnsanın neşe ile keder, umut ile hüsran, hasret ile sevgi, memleket ile gurbet arasında gidip gelen yazgısında bir sürü anlam arayışında buldum kendimi. Yer yer kendinizi bulacağınız öykülerde öyle ince öyle detay noktalar dile getirilmiş ki okurken bazı bölümleri kalbime sokasım geldi:) öykülerin içinden öykü kayırmak haddime değilse de seçtim bir kere! Duvar, Bekara Oda Verilir, Babaannemin Sandığı ve en çok da Beklemek..sizi yazdım
.
"Çıkışı olmayan bir beklemek en kolayıydı. İçine umut giren beklemelere dayanılmazdı."
.
"Çünkü umut, durup dururken yapılır boğazına. Atsan atılmaz, satsan satılmaz bir kılçık. Hani olmasa daha kolay tıkırdayacak hayat."
.
"..babam öldüğünde saklanacak bir kuyu, bir kovuk, bir mağara bulamadım. Zaman tamamlanmadan kaldı. Kızım doğduğunda onu da zamana katamadım. Gözlerine babamım gözleri değmedi ki hiç. Var olduğuna inanamadım." (Çelik, G. T.)
.
Not: alıntılarım fazlaca kasvetli görünse de işlenen bunca hüzne rağmen garip bir tadı var.