Nejat Bozkurt, "İnanca dayanmayan ussal bir din olanaklı mıdır?" sorusunu İslam Felsefesi'ni de içine alan bir felsefe tarihi arka planına dayanarak sorguluyor.
Felsefenin temel ilkelerine dayanan "felsefeleştirilmiş" bir dinle insanlığın sorunlarından uzaklaşacağını ve özgürlüğün yolunun açılacağını savunuyor.
Server Tanilli, Bilim ve dogma karşıtlığını tartışıyor ve buradan hareketle dinci
çevreleri eleştirisine konu ediyor.
Sinan Özbek, Feuerbach'ın d in felsefesine ilişkin görüşlerini serimliyor.Feuerbach'ın dini açıklayışına Marx ve Engels'in değişik dönemlerde yönelttiği eleştirileri, çalışmasının kapsamına alıyor.
Melih Başaran, "Deus ex machina" kavramından hareketle Tanrı belirlemesi
yapıyor. Yunan, Roma tiyatrosundan geçerken, Brecht ve Lyotard'ın görüşlerini de bağlamla ilişkilendiriyor.
Hans Jonas, Çağımızın en büyük düşünürlerinden biri olan Jonas, Auschw itz'e, Yahudi soykırımına izin veren nasıl
bir Tanrı'dır? sorusundan hareketle, Tanrı'nın niteliğini sorguluyor. Soykırımı sürecinde Tanrı'nın suskun kaldığını vurguluyor ve "Mutlak güç sahibi" Tanrı'nın bu yaşanılanlardan sonra anlaşılamaz olduğunu savunuyor. "Mutlak güç sahibi" nitelemesi kendi içinde çelişki taşıdığından, dünya işlerine müdahale etmekten vaz geçmiş bir Tanrı düşüncesi öneriyor.....