Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sabahattin Ali'nin Objektifinden, Kızı Filiz'in Gözünden Bir Yaşamöyküsü

Filiz Hiç Üzülmesin

Filiz Ali

En Eski Filiz Hiç Üzülmesin Gönderileri

En Eski Filiz Hiç Üzülmesin kitaplarını, en eski Filiz Hiç Üzülmesin sözleri ve alıntılarını, en eski Filiz Hiç Üzülmesin yazarlarını, en eski Filiz Hiç Üzülmesin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
160 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bir kız çocuğunun gözünden babası. Yazdıklarıyla birçok insana dokunan Sabahattin Ali'nin baba ve koca olarak görünümü. Kitabın ismi; bir babanın dileği, bir kız çocuğunun yıllar sonra kitaplaştırdığı hayat hikayesi. Babasının dileğini gerçekleştirebilmek için bazı şeyleri hatırlamamayı tercih eden Filiz Ali'nin anlattıklarıyla fotoğraflar birleşince, insanların üzülmelerinin sonsuzluğu yüzümüze çarpılıyor. Sabahattin Ali'yi her yönüyle okuyup anlamak isteyen okuyucuları için kıymetli bir kitap.
Filiz Hiç Üzülmesin
Filiz Hiç ÜzülmesinFiliz Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2020357 okunma
Babam İçin uzun yıllar hiç gözyaşı dökmedim, çünkü o “Filiz hiç üzülmesin..” demişti. Ama Denizler asıldığında, Sinanlar, Mahirler öldürüldüğünde çok ağladım, yıllarca gözpınarlarımda babam için biriken gözyaşları durmadan aktı, aktı, aktı..
Sayfa 9 - undefined
Reklam
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sabahattin Ali'nin hayatını okuduğumuzda hep ne trajedik bir ölüm derdik. Hiçbir zaman düşünmedik acaba Ruhu Filiz ne yaptı, Canı Aliye ne kadar üzüldü? Bu kitapta işte bunları anlatıyordu. Okurken resmen içim burkuldu. Özellikle sonu o kadar etkiledi ki anlatamam. Düşünsenize daha küçük yaştasınız, babanız büyük dertler yaşasa bile size hiç belli etmiyor, sizin mutluluğunuz için her şeyi yapıyor, para sıkıntısında olsa bile o ayki dergi üyeliğini devam ettiriyor, siz hiç üzülmeyin diye uğraşıyor... ve daha nicesi. Böyle bir baba sizin haberiniz bile olmadan öldüğünün haberini okulda gazetecilerden öğrenseniz falan. O duyguyu size nasıl anlatayım bilmiyorum. Özlüyorsunuz, gidecek bir mezarı bile yok. Sanki önceden tahmin etmiş gibi Sabahattin Ali 'Benim meskenim dağlardır!' demiş. Belki Filiz Ali babasını her özlediğinde dağlara bakıyordur. Alın, okuyun bu kitabı. Özellikle siz Sabahattin Ali severler bu kitabı okumazsanız büyük bir şey kaybedersiniz bence. Kitapta sevdiğim diğer şey de dergi gibi olmasi, sert kapaklı olmasıydı. Sabahattin Ali'nin objektifinden fotoğraflar olması da ayrı bir güzeldi. Çoğu fotoğraf o kadar tatlıydı ki... Ah daha fazla bekletmeden okuyun şu kitabı!
Filiz Hiç Üzülmesin
Filiz Hiç ÜzülmesinFiliz Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2020357 okunma
19 Haziran 1993 günü köylülerin kırk beş yıl önce babamın ölüsünü buldukları çatağa gittim. Cesedi bulan çoban hâlâ yaşıyordu ve olayı da kim bilir kaçıncı kez anlatıyordu. Çobanın bulduğu cesedin babamın cesedi olup olmadığı yıllar boyu tartışıldı, durdu. Her neyse, ne; ama benim asıl içimi yakan onun bir mezarının bile olmamasıydı. Madem meskeni dağlar'dı Sabahattin Ali'nin, biz de ona dağlarda bir işaret bırakacaktık. Çatağın yakınındaki düzlükte arkasını Istranca ormanlarına dayamış koskoca bir kayanın üzerine gömdüğümüz mermer parçasına "Başım dağ/ Saçlarım kardır / Benim meskenim dağlardır" diye yazdık. O günden beri artık babamı rüyamda görmüyorum ve inanıyorum ki artık ruhu huzura kavuştu ve dağlarda özgürce dolaşıp duruyor.
160 syf.
10/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Hiçbir inceleme bu kitabı okurken insana yaşattığı acıyı anlatamaz. "Anneme ve babaları siyasal, faili meçhul cinayetlere kurban giden bütün çocuklara" diye başlıyor ve bir mezar yerinin bile çok görüldüğü Sabahattin Ali'nin meskeninin dağlar olduğu ile bitiyor. Bolca fotoğrafın bulunduğu, Sabahattin Ali'nin kızı Filiz'in gözünden hatırladıklarıyla oluşturulan bir yaşam öyküsü. Filiz bunalıma girmiş, psikolojisi bozulmuş. Çocuk aklıyla. "Acaba ben kötü çocuk olduğum için mi babamı öldürdüler?" diyor. Bu satırları okurken insan büyük bir acı hissediyor. Bir babanın öldürülüşünün, bir çocuğun hayatında açtığı derin yaralar ve kendini suçlaması. Babamın öldürülüşüne dair öne sürülen şeyler bir sebep olmaz diyor. Gerçekten bunlar birer sebep olmamalı. Bkz:
Markopaşa Yazıları ve Ötekiler
Markopaşa Yazıları ve Ötekiler
Teselli etsin diye bir mezar taşı yaptırmış mezarsız babasına "Başım dağ, saçlarım kardır Benim meskenim dağlardır" Mesken tuttuğun dağlarda huzurla uyu Sabahattin Ali..
Filiz Hiç Üzülmesin
Filiz Hiç ÜzülmesinFiliz Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2020357 okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ne zaman Sabahattin Ali'nin hayatını okusam bir mucize olsun isterim Sonu farkli bitsin isterim. Fakat hep aynı hazin son. Bu kadar iyi niyetli bu kadar ahlaklı ve insani vasıflara sahip birine bu sonu nasıl ve hangi vicdanla layık gördüler aklim asla almıyor. Bu kitapta da sevgili Filiz Ali gözünden baba rolundeki Sabahattin Ali yi okuyorsunuz. Ama bir uyarıda bulunmak gerekirse, bu sefer küçük bir kızın gözünden okuduğunuz icin daha fazla yürek parçalıyor.
Filiz Hiç Üzülmesin
Filiz Hiç ÜzülmesinFiliz Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2020357 okunma
Reklam
Babamın sözünü tuttum ve uzun zaman hiç üzülmemiş gibi yaptım. Yıllar boyu onun öldüğüne inanmadım. Geri gelecek diye bekledim. Kalabalıklarda ona benzettim insanları, yabancı ülkelerde beyaz saçlı, kısa boylu, tombulca adamları takip ettim, odur diye. Rüyalarıma girdi sık sık, hiç konuşmadan, gözlerini hafif kısarak, gülümseyerek baktı bana rüyalarımda, ben hep peşinden koşup onu yakalamak istedim ama hiç başaramadım. Babam için uzun yıllar hiç gözyaşı dökmedim, çünkü O “Filiz hiç üzülmesin...” demişti. Ama Denizler asıldığında, Sinanlar, Mahirler öldürüldüğünde çok ağladım, yıllarca gözpınarlarımda babam için biriken gözyaşları durmadan aktı, aktı, aktı... Türkiye’de siyasal cinayetlere kurban giden değerli insanların ne ilki ne de sonuncusuydu babam. Tanrılar kana doymayacaklar mıydı?
Sayfa 9 - Yky 2011Kitabı okudu
Dedemin ölümüyle babam ister istemez ailenin reisliğini üstlenmek zorunda kalıyor. Ölünceye kadar da ailede kimin başı derde girerse babamın bu dertlere çözüm getirmesi doğal olarak bekleniyor. Hapisteyken, işsizken, polisten saklanırken bile annesine aylığını göndermeyi hiç ihmal etmiyor Sabahattin Ali.
Sayfa 21 - Yky 2011Kitabı okudu
Annem, babamın kitapları konusundaki hayretini hala her fırsatta dile getirir. İstanbul'da evlenip Ankara'daki ilk yuvalarına taşındıklarında annemi en çok şaşırtan şey, iki odalı evin bir odasının tümüyle kitaplara ayrılması olmuş. Kitaplar hep çok önemli...
Sayfa 26 - Yky 2011Kitabı okudu
Bir insan eşini ancak bu kadar güzel tasvir edebilirdi...:))
Altın gibi sarı saçlı, fevkalade güzel lacivert gözlü, beyaz tenli, gözlerinin etrafında yazın beliren seyrek çilli ve uzunca boylu bir kızcağız... yaşı tam yirmi... Ismi de Aliye...
Sayfa 39 - Yky 2011Kitabı okudu
Reklam
Tuvaletteyken bile okurmuş :))
Aramızda onun kadar aralıksız okuyan yoktu. Bir de öykü anlatayım: Benim kayınbabam temyiz reislerindendir. O sırada başsavcıydı. Bir akşam Sabahattin’le gittik. Sabahattin kitabını açtı, hiçbir şey söylemedi, okudu, okudu, okudu... Biz de konuştuk filan. Kayınpeder çok severdi Sabahattin’i. Sabahattin’i herkes severdi, çok sempatikti. Neyse sonunda Sabahattin, eh artık kalksak, dedi. Böyle deyince kayınpeder de, evlat dedi, tatlı tatlı konuşuyorduk. Oysa Sabahattin hiç konuşmamıştı, sürekli okumuştu... Nitekim bazı geceler çıkardım yukarı, bakarım yüzükoyun uzanmış, önüne de kitabı koymuş okuyor...
Sayfa 68 - Yky 2011Kitabı okudu
Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer. Bir gün Almanların pabucunu yalayan ertesi gün İngilizlere takla atan, daha ertesi gün de Amerika’ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik. Yalnız ve yalnız bir tek milletin önünde secdeye vardık. O da cefakeş milletimizdir. Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunlu, kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile döndük. Bugünün itibarlı kişileri gibi, kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık. İç ve dış bankalara para yatırmadık, han, apartman sahibi olmak, sağdan soldan vurmak ve milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık. Bütün kavgamızda kendimiz için hiçbir şey istemedik. Yalnız ve yalnız bu yurdun bütün yükünü omuzlarında taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak yolları araştırmak istedik. Bu ne affedilmez suçmuş meğer! Neredeyse, yoldan geçerken mide uşakları arkamızdan bağıracaklar: “Görüyor musun şu haini! İlle de namuslu kalmak istiyor ve ahengimizi bozuyor...’ Çalmadan, çırpmadan, bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalıydı. Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer! Bereket, zora katlanmasını bilen bu millet de namuslu.
Sayfa 156 - Yky 2011Kitabı okudu
387 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.