Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tarkovski, Bergman, Sokurov, Kubrick ve Wong Kar-wai

Filmler ve Rüyalar

Thorsten Botz-Bornstein

Filmler ve Rüyalar Gönderileri

Filmler ve Rüyalar kitaplarını, Filmler ve Rüyalar sözleri ve alıntılarını, Filmler ve Rüyalar yazarlarını, Filmler ve Rüyalar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünya, gözümüzün önünde rüyamsı imajlar biçiminde belirdiği anda, daha merak edecek zaman bile bulamadan gafil avlar bizi.
Sayfa 13 - Metis
240 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
rüyalarımızda neyi seyrederiz ki filmlerimizde hep onların tadını arar dururuz? kitap, akademik dilinden dolayı okurken yorsa da rüyalarını ciddiye alan yönetmenler ve rüya gibi anlattıkları filmlerinden bahsetmesini okumak çok keyifliydi. bir de bu gözle baktım o filmlere. her göz eski filmi yeni bir filme dönüştürüyordu, sanki her defasında başka şekle bürünerek anlatılan rüyalar gibi. ne çok film seyrettik ama! kimin bu rüyalar görüp duruyoruz daima!
Filmler ve Rüyalar
Filmler ve RüyalarThorsten Botz-Bornstein · Metis Yayınları · 201157 okunma
Reklam
...rüyayı gerçekten (rüya)" yapan" şey, gerçekliğin ve gerçekdışılığın ayırt edilemez görünmesidir.
Sayfa 79 - metis
Bergman'ın yapıtını burada öncü bir rüya kavramı arayışı olarak görmemizin nedeni, tam da Bergman'ın "uyanıklığın gerçekliği ile rüya arasındaki, delilik ile halüsinasyon arasındaki sınırlar tamamen ortadan kalktığı için" gerçek olan bir rüya kavramının peşine düşmüş olmasıdır. Burada rüya dolaysızca üretilir.
Sayfa 89
Bergman'da olaylar gerçekçi ortamlarda vuku bulsa da, bu ortamların toplumsal ve coğrafi açıdan somut olmadığını, daha ziyade üsluplaştırılmış ortamlar olduğunu fark ederiz.
Sayfa 83
Sokurov'un barok sanatı, modern dünyamızı istila eden koca bir imaj ideolojisiyle mücadele ediyor.
Sayfa 62
Reklam
Tarkovski çizgisel Dürer'in, Sokurov da pitoresk Rembrandt'ın yerini almış adeta! Tarkovski'nin zamansal, soyut "çizgiler" gördüğü yerde, Sokurov'un pitoresk "manzaralar" gibi morfolojik kütleler gördüğünü ve her ikisinin de bu vizyonları sinema sanatı kapsamında yeniden ürettiğini söyleyemez miyiz?
Sayfa 58 - hyr
Yadırgatıcılık "gerçeklik" olmuştur; çünkü rüyaların manzarası, maddileşmesi (malzeme haline getirilmesi) ne öznel-pastoral ne de nesnel-kavramsal olan bir uzam kavramına bağlı alegorik bir niteliğe sahiptir temelde.
Sayfa 56
... Freud, akıl yürütmenin önemli mantıksal bağlantılarının imajlarla nasıl temsil edilebildiği sorusunu ortaya atar. Benzer bir problemin görsel sanatlarda da mevcut olduğunu söyler. Rüya imajları ve sanatta yaratılan imajlarla düşünce aracı olarak hizmet eden zihinsel imajlar arasında gerçekten de paralellikler vardır; ama benzerliğe dikkat ederek, farklılıkların da ayrımına varırız ve bu farklılıklar, düşünce imajlarını daha kesin biçim de nitelemeye yardım eder.
Sayfa 11
Rüya bize "zamanda" bir manzarayı anlatır, keza film de.
Sayfa 31
Reklam
Rüya kendi yasalarını yaratır; bu yasalar ne büsbütün insanın bilincine ne de büsbütün bilinçdışına aittir. Ne gerçekliğe aittirler ne de yadırgatıcı hale getirilmiş olanın alanına, yani mantığın olmadığı akıldışı bir alana.
Sayfa 30
Tarkovski'ye göre bu filmleri "yıldızları ve denizi seyrettiğimiz gibi, bir manzarayı hayran hayran seyrettiğimiz gibi seyretmemiz gerekir. Burada matematiksel bir mantığa yer yoktur, çünkü matematiksel mantık insanın ne olduğunu veya hayatın anlamının ne olduğunu açıklayamaz."
Sayfa 47
Şayet filmlerinde manzaralar varsa, bu manzaralar geometrik değil "zihinsel manzaralar"dır. Olmayan bir ülkeye ve belli olmayan bir zamana bağlı bir "alanı" temsil eden ve hatta "düz çizgileri yok sayar" gibi görünen Stalker'daki "mıntıka"dır bunlar. "Kozmik okyanuslar" veya insanların -tıpkı bir khora'daki gibi- kendi anıları (veya rüyaları) ile yaşadığı, bir uzay istasyonu benzeri zihinsel manzaralardır.
Sayfa 48
Ingmar Bergman tüm filmlerinin birer rüya olduğunu söyler. Bergman’ı -bir rüya olduğunu söylediği- bu ya da şu filminde aslında hiç rüya göremiyoruz diye suçlamak da saçmadır. Filmin içinde rüyaları göremiyorsak, bunun nedeni filmin kendisinin bir rüya olmasından başka bir şey değildir.
Sayfa 48
İmaj ve Alegori: Tarkovski ve Benjamin
Benjamin'in alegoriye dair felsefesinde olduğu gibi burada da bir rüya olarak algılanan gerçeklik, ''normal'' gerçeklikten daha da gerçektir. Dolayısıyla, Solaris uzay istasyonunu dolduran ''yanılsamaya dayalı'' karakterler, uzay istasyonunun modern dünyasına geçmişten gelmiş olmaları bakımından birer alegoridir. Ama tarihselci ve rüyamsı nitelikleri, onları gerçekliğin kendisinden daha gerçek yapar. Bunun bir diğer örneği de Kurban'daki yanan evdir. Bu başlamak için dramatik bir sahne olabilir. Ama tam da aşırı dramatikleştiği anda, ona ''yeniden uyanırız'', çünkü yanan evin içinde telefon çalmaktadır. Sahne daha az dramatik, daha gerçek ve daha rüyamsı hale gelmiştir.
182 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.