Yakup Kadri, bu kitapta edebiyatçılar ile yakın ilişkiler kurduğu 1908 yılına ve sonrasına, gençlik yıllarına gider. Anılarının her bölümünü bir edebiyatçıya ayırır. Şehabettin Süleyman ile Fecr-i Ati topluluğuna katılışını, Refik Halit ve Ahmet Haşim ile dostluklarını, Yahya Kemal'den nasıl etkilendiğini, Halide Edip ile nasıl tanıştığını anlatır. Bunlar dışında Cenap Şehabettin, Süleyman Nazif, Abdülhak Hamid ve Tevfik Fikret'e de kitabında yer verir.
Yakup Kadri belli olaylardan yola çıkarak anlattığı edebiyatçıların iç dünyasını kendi bakış açısıyla aksettirir. Yeri gelince anlattığı kişiyi yargılamaktan da çekinmez.
Satırlarında istibdat döneminden "Ağızlarımıza kilit, kalemlerimize kement vurulduğu ve hepimizin kurtuluştan umudu kestiğimiz günler" (sayfa 204) diye bahseder. Meşrutiyetin ilanıyla birlikte, istibdatın baskısı altında tutulan dillerin çözüleceğinin ve birçok yeni şeyler söyleneceğinin sevincini yaşar.
O dönemin hem siyasetini hem edebiyatını çok akıcı bir dille anlattığı, saydığım isimleri daha yakından tanımanıza olanak sağlayan çok güzel bir hatıra kitabı olduğunu düşünüyorum.