Gerçek Din Bu 1

Süleyman Ateş

En Eski Gerçek Din Bu 1 Gönderileri

En Eski Gerçek Din Bu 1 kitaplarını, en eski Gerçek Din Bu 1 sözleri ve alıntılarını, en eski Gerçek Din Bu 1 yazarlarını, en eski Gerçek Din Bu 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Erkek ve Kadın
Vücutta baş ne kadar değerli ise kalp de o kadar değerlidir. Erkek baş durumunda ise kadın da kalp durumundadır.
Önsözden
Tesâdüfen bir gün, elime 2000'e Doğru dergisi geçti. Orada Ayın Yarılması sorununu ele alıp Kur'ân etrafında kuşku uyandırma amacı taşıyan bir yazıyı okudum, buna cevap verme sorumluluğunu hissettim. Yazıp dergiye gönderdiğim cévap, bu yazar tarafından kırpılarak sözü edilen Dergide yayınlandı. Tabii yazar, eleştirileriyle birlikte, yazımı kırparak verdiği için cevabımız, ilmî gücünü kısmen yitirmişti; Sonra bu zât, çeşitli dergilerde yayınlamış olduğu yazılarını, "Din Bu“ adını verdiği kitapçıklar halinde yayınlamağa başladı. Bu tür yazıları onun hayatına mal oldu. Onun, düşüncesinden ötürü öldürülmesine gerçekten üzülmüştüm. Ne adla ve ne amaçla yapılırsa yapılsın teröre, korkutmaya, sindirmeğe karşıyım. Insanların aydınlanması, ilmin ilerleyebilmesi için özgürlük gerekir. Düşüncesinden ötürü bir insanı öldürmek, aczin sonucudur. Bunu, fıkre cevap verme gücünden âciz olanlar yapar. Kişiyi öldürmek, düşünceleri öldürmez. Fikir, ancak karşı fikirle geçersiz kılınabilir. Yoksa düşünce sahibini öldürmek, onun düşüncelerinin daha çok yayılmasına yardım eder. Nitekim öldürülmesinden sonra Turan Dursun'un yazılan, eserleri daha çok revaç bulmuştur. Kurşun, karanlığı aydınlatmaz. Karanlığı aydınlatmak için kibrit çakmak, lamba yakmak gerekir.
Sayfa 8
Reklam
Turan Dursun, yine Hz. Muhammed'in, güya şehvetperestliğinikanıtlamak hevesiyle, Gazâli nin ihyasında yer alan bir rivâyete tutunmaktadır: "O dönem Arapların da şehvet (erkeklik gücü), en başta gelen bir özellikli. Bunu, Gazâlî, Ihyâ'u Uiumi'-d dîn adiı kitabında Adâbu'n Nikâh bölümünde uzun uzun anlatır. Ve bir örnek verir: Ali'nin oğlu Hasan'ın, bir alışta "altı karı birden aldığını, sonra çok geçmeden bunları boşayıp yenilerini aldığını, bu torunu Muhammed'e anlatıldığında, Muhammed'inl 'O, yaratılışta da, huyda da bana benziyor“ dediğini" söylüyor. Yazar, Gazâlî nin ibaresini tahrif etmiş. Çünkü Peygamberin devrinde, torunu Hasan' ın, dört kadın değil,bir kadın alması da mümkün değildi. Hasan, hicretin dördüncü yılında doğmuştu. Peygamber'in vefatı sırasında o, sadece altı yaşında idi. Altı yaşında bir çocuğun dört kadın alması, sonra tez zamanda bunları boşayıp yerine başkalarını alması, bunu duyan Peygamber'in de onu dövmek için "O yaratılışta da huyda da bana benziyor" demesi mümkün müdür?
Sayfa 31
Turan Dursun, Kur'ân'da kadınla ilgili âyetlerin, hep kadının zararına, kadını küçültücü doğrultuda olduğunu iddiâ ediyor (s. 240). Bunu iSpatlamak için de Bakara Süresinin 228 nci âyetini istediği biçimde tahrif ederek: "Erkeklerin, kadınların zararına, onlarından üstünlüğü vardır." şeklinde terceme ediyor. Oysa âyette hiç zarardan söz edilmez. Ayet, aynen şöyledir: "Erkeklerin, kadınlar üzerinde bulunan hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır. Erkeklerin, kadınlar üzerindeki hakları bir derece daha fazladır. " Ayette leh ve aleyh hem erkekler, hem de kadınlar hakkındadır. Ve aleyh kelimesi, zararına değil, üzerinde demektir. Yani nasıl erkeklerin, kadınlar üzerinde hakları varsa, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır demektir.' Yani karı kocanın karşılıklı olarak birbirleri üzerinde hakları vardır. Ancak kocaların hakkı kadınların hakkından bir derece fazladır. Bu da erkeğin âile reisi sıfatıyle kadını koruması, geçimini sağlaması gibi sorumluluklarından kaynaklanır. Yoksa Allâh katında "En değerli olanınız, kötülüklerden en çok korunanınızdır." (Hucurât 13)
Sayfa 34
Diğer birçok toplumlarda olduğu gibi islamdan önce Arap toplumunda da kadınların mirası yoktu.
Bakara 282 hakkında
Halkın hukukunu korumak ve garanti altına almak için borç, ticaret, gibi daha ziyade erkeklere mahsus işlerde bir erkek yerine iki kadının şahitlik etmesi emredilmektedir. Çünkü bu gibi işler erkeklere mahsustur, bunların şahitliğini yapmak da yine erkeklerin görevidir. Ama erkek olmazsa bu görevi kadınlar da yapar. Ancak kadın, burada asıl görevi dışında bir vazife yüklenmektedir. Erkeğe ait olan bir görevi tek kadına yüklemek ağır olur. Bundan dolayı bu görev, iki kadına yüklenmektedir. Fakat bir erkek yerine iki kadının tanıklık etmesi, erkeklerin tanıklık yapabilecekleri konulardadır. Doğum, süt emzirme, annelik, dulluk, bakirelik, lian gibi ailevi konularda kadın erkeğe denktir. Tek kadının şahitliği dahi yeterlidir.
Sayfa 65
Reklam
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.