On yıllık dönemler şeklinde anlatılagelir genelde tarihi yaşanmışlıklar, tanıklıklar, paylaşmışlıklar... Tabi bu yakın tarih için geçerli. Hani denir ya doksanlar, seksenler vs. Tarihi dönüm noktaları yaşandıysa veya farklı sosyokültürel özellikleri varsa o dönemin çok sık duyulur, hatırlanır. Buna benzer başka bir tabir daha vardır. Dünya genelinde düşünülürse, neredeyse dünyayı ikiye bölebilecek bir tabirdir bu tabir: Köylü-şehirli ya da taşralı-şehirli de denebilir. Bu da aynı belli bir zaman diliminde yaşamış insanların birbirlerinin esprilerini, argolarını, simgeleyici eşya, oyuncak, film ya da giyim kuşamını tam bir yaşanmışlıkla bilmesi misali farklı ve tanımlayıcı özellikler barındırır.
Çocukluk öyle bir dönemdir ki taşrada geçtiyse taşralı olmayı bir kimlik bilir insanoğlu ömrü boyunca. Ya da şehirde geçtiyse şehirli olmayı yine aynı şekilde.
Ömrün ortalama yedide bir parçası büyüktür bu durumda ömrün yedide yedisinden!
İşte gelin taşralı olarak bu kitabı okuyun mesela ya da şehirli olarak. Sonra taşralıysanız şehirli, şehirliyseniz taşralı biri ile konuşun kitap hakkında. Aradaki farkı birbirinizin gözlerinden anlarsınız hiç konuşmasanız bile.
Bu kitabı mesela, bir şehirli yazmış olamazdı. Ve bu kitabı en iyi bir taşralı yaşar okurken...
