"Bir insan,bu güzel duygularını yitirirse geriye insanlığından ne kalır !
Sevgi olmasa ,merhamet olmasa neye yarar insan ? Dünya neye yarar? Ne tadı kalır hayatın?"
Birçok yerde duygulandım. Türkiye’yi anlatıyor.. fakat bir öyküye takıldım. “Tarihten bir kara yaprak”
Bu öyküyü yazarken zamanında camilerin nasıl satıldığından, ahıra, hapishaneye çevrilen camilerden, Türkçe okunan ezanlardan bahsedilmiş. Yanlış uygulamalar farkındayım. Pekii, gelin bir de şunu konuşalım. Cumhuriyetten önce halkın nasıl din adı altında sömürüldüğünden, kadınların sahip olmadığı haklardan, devletin halkın parasını yiyip eğlence ve sefa sürdüğünden… Bir şeyi anlatıyorsanız çok yönlü olarak bakmanız gerekir. Halk okuma yazma bilmiyor ve sözde hocaların söylediği şeylere inanıyordu. Kuranın ne anlattığını bile bilmiyorlardı. Niçin bunlardan bahsetmediniz?
Kısa hikayelere yer veren, toplumumuzu yansıtan akıcı ve güzel bir kitap. Yazarın arka kapaktaki yazısı dikkat çekiciydi. Severek okudum tavsiye ederim.
“Peygamberimiz (s.a.v.): Ben (de bir gün) gideceğim. size iki (önemli) öğütçü bırakıyorum. daima size öğüt verirler. biri konuşarak söyler, diğeri susarak. konuşan öğütçü Kuranı Kerim’dir. susan öğütçü ise ölümdür.” buyuruyor.
İşlediğiniz her suçu kadere fatura edin.
Size göre şu yeryüzünde suç işleyen hiç kimsenin bir suçu yoktur. Herkes masum.
Bütün suç kaderde
Hepsi kader mahkumu.
Öyle mi?
Bunlar başına gelmeden aklını kullansaydın ya!
Bir iş yapmazdan önce düşüneceksin. Pişman olacağın bir işi yapmayacaksın.
Anlıyor musun dediklerimi?