Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hala Gece Yarısı Bu Yıldızda

Nelly Sachs

En Eski Hala Gece Yarısı Bu Yıldızda Sözleri ve Alıntıları

En Eski Hala Gece Yarısı Bu Yıldızda sözleri ve alıntılarını, en eski Hala Gece Yarısı Bu Yıldızda kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
''Daima, çocukların öldüğü yerlerde oyuncak evlerin aynalarına pus düşer göremez olurlar çocuk kanı atlaslarıyla kuşanmış parmak kadar cücelerin dansını; sessizliğin dansı dürbündeymişcesine aya çekilen dünya gibidir tıpkı. Daima, çocukların öldüğü yerlerde taş ve yıldız ve bir sürü düş vatansız kalır.''
Sayfa 56
''çiçeksiz kalmış bahçıvanız biz ışıyan bir yıldızda durmuş ağlıyoruz.''
Reklam
''ey vatansız renkleri gurup vaktinin! ey bulutlardaki ölüm çiçekleri soluvermesi gibi yeni doğanların! kırlangıçların muamma soruları, ki sırra yöneltilmiş -martıların insanlıktan çıkmış çığlığı yaratılış zamanından kalma- biz, yıldız karartmasından arta kalanlar, gölgesini ölümün üzerimize resmettiği ve biz, başlarının üzerinde nur taşıyanlar, nereden böyle? deniz kabuğu gibi uğuldar zaman sıra özleminden -yerin derinliklerindeki od haberdar çöküşümüzden-''
VEDA- iki yaradan kanayan sözcük.. Ortadaki kılıç misali daha dün bir deniz kelamıydı batan gemiyle- Daha dün saplanan sözcük akanyıldız ölmeleriyle- gece yarısı tarafından öpülen gırtlaklarıydı bülbüllerin- Bugünse- asılı iki paçavra ve parçalayan pençeli eldeki insan saçı- Biz kanaması dinmeyenler- uğruna kanayanlar- senin kaynağını tutarız elimizde. Biz senin karanlığını inşa edenler vedalaşan o kabalık sürü- ta ki ölüm: sus diyene kadar- ancak buradan geçen: kanamaktır!
Sayfa 58
KELEBEK NASIL DA resmedilmiş tozunda öte yanın güzelliği. Yeryüzünün alev almış kabuğundan gelmişsin, taşlaşan kabuğundan geçiciliğin veda kokusu bunun ölçüsü. Kelebek İyi uykular yaratılmışların tümüne! Kanatlarında eğiliyor yaşamın ve ölümün yükü sıla yolcusu ışıkla solan gülün üzerine. Nasıl da resmedilmiş tozunda öte yanın güzelliği. Havadaki sırda krallara dair o im.
Sayfa 68
YASLI ANA GÜN ÇÖLÜNÜN ardından, serabında akşamın, köprülerinde bazılarının sevginin de iki alem üzerine gözyaşı döktüğü, ölü oğlun çıkageldi. Senin bütün batık sema köşklerin
Sayfa 57
Reklam
VE ÇÖZDÜ sargıları, doğumun ve ölümün gizlendiği keten bezmişçesine, yeşil, kırmızı ve beyaz karanlıklardan kelebek pupası, bir harf canı ve sardı tekrar aşk acısına anaların yaptığınca; ışık çünkü barınaktır acıya. O ama davranırken yaz gibi, kış gibi yana yakıla dönüşmüş, salınır havada özlenilen.
Sayfa 100
KUĞU ÖLGÜN SANKİ SU ve yine işte dirilmeye meyleden kirpiklerin topyekün düşmesiyle kuğulara dair o hendese kök saldığı sularda inip sonra yine yükselen toz yutucu üstelik ve havasında büyüyen- evrenin
Sayfa 149
ARASINDA kaşlarının soyun yer alıyor kum unutulmuşluğundan bir şifre. Deniz imiyle oynayan büken onu sendin özlemin yivinde. Sen etkin kendini saniye tohumlarıyla işitilmemiş olana. Dirilişi görünmez ilkyazlarının gözyaşlarında yundu kendini. Sende öğreniyor gök parçalanmayı İnayetindesin.
Sayfa 122
SEN Kİ ayağının altında kendine kaçışın toz kanatlı yıldıznamesini doğurduğundan ateş atıldı ağzına bir el tarafından. Ey kapatılan sevgi sözcüğü yanan güneş çarkında gecenin- Güneşim sen ellerimle alacağım seni balçıktan içeri akanyıldız mahzeninde sevgimin soluğumda barınacağın yurda o en sessiz müntehir takımına. Aşındır okyanuslarla korunamayan ışığımı tuz firarıyla, ve belle rüzgar ilmini ruhun uç veren manzarasında. Dua taşında dudaklarımla ömrüm sürdükçe ölümü öpeceğim, şarkı söyleyen altın tohum ayrılık dağını parçalayıncaya dek.
Sayfa 73
Reklam
RAKAMLAR ÇÖKTÜĞÜNDE BİÇİMLERİNİZ kül olup da denizlerine gecenin, meddücezre sonsuzluk yaşamla ölümü akıttığı yerde- ayaklanan rakamlardı- (azaptan kaçamasın diye kimse bir zamanlar kollarımıza mıhlanırdı) meteorlar ayaklandı rakamlardan, içinde ışık yıllarının oklar gibi uzandığı odalara çağrılarak gezegenlerinse acının sihirli maddesinden doğduğu- rakamlar- kökleriyle çekilip alınmış cani beyinlerden ve dahil edilmiş hemen göksel döngüsüne mavi damarlı kulvarın.
Sayfa 52
EY AĞLAYAN ÇOCUKLARI gecenin! Ölümüne imlenen çocukları gecenin! Girişi yok artık uykunun. O kadınlar, ki ürkütücü bekçiler Anaların yerini alıp, Yalancı ölümü el kaslarına gerdiler, Kirişlere, onu duvarlara ektiler- Kuluçkaya yatıldı dehşetin yuvalarında. Bebeler ana sütü yerine korku emiyor. Ana daha dün yanımıza Ak bir ay gibi çekti uykuyu, Öpmeye doyulamayan elma yanaklarıyla oyuncak bebekti gelen Bir kolunda, İçi dolduurlmuş hayvan, capcanlı Olmuş haliyle artık sevgiden, Öbür kolunda,- Ölüm rüzgarı eser şimdi, Mintanları sıyırarak başların, Artık kimsenin taramayacağı saçların üzerinden.
Sayfa 21
VE BİZ, rüzgargülünün cümle yaprağını aşa aşa ağır mirasları uzaklara taşıyanlar. Ben burada, toprağın çehresinden olduğu yerde ölümünün kutbu, sessizlikte beyaz yaprakları savrulan beyaz ballıbabası mavi perdelerin arasından gözetleyen geyik, küreklerinin arasında kuluçkalanmış solgun güneş yumurtasını taşıyan- Burada, denize dair zamanın buzdağı maskeleriyle gizlendiği yerde son yıldızın donakalan yara izinin altında burada mercana o kanayana ben haberini ulaştırdım senin.
Sayfa 86
EY VATANSIZ RENKLERİ gurup vaktinin! Ey bulutlardaki ölüm çiçekleri soluvermesi gibi yeni doğanların! Kırlangıçların muamma soruları, ki sırra yöneltilmiş- martların insanlıktan çıkmış çığlığı yaratılış zamanından kalma- Biz, yıldız karartmasından arda kalanlar, gölgesini ölümün üzerimize resmettiği ve biz, başlarının üzerinde nur taşıyanlar, nereden nereden böyle? Deniz kabuğu gibi uğuldar zaman sıla özleminden yerin derinliklerindeki od haberdar çöküşümüzden.-
Sayfa 54
BU MUAMMALAR KOLYESİ gecenin boynuna takılmış ki çok uzaklara yazılan kral tümcesi okunaksız belki de kuyrukluyıldız seyrindedir göğün yırtılan yarası sancıdığında şurda diz üstünde yürüyen bedeniyle cümle şoseyi ölçen dilencinin mekan sahibi olduğu yerde şart çünkü çekilecek yazılı olan öğrenilecek, ölmeler sabredişte-
Sayfa 178
136 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.