Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hegel Tartışmaları

Eyüp Ali Kılıçaslan

Hegel Tartışmaları Sözleri ve Alıntıları

Hegel Tartışmaları sözleri ve alıntılarını, Hegel Tartışmaları kitap alıntılarını, Hegel Tartışmaları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hegel'e göre yaşam tam, eksiksiz gerçekleşmesini evrensel özbi­ linçte bulur. Her özbilinç bireysel olarak, bireyselleşmiş dirimli bir şey olarak kendi kendisinin bilincini taşır. O gerçekte yalnızca tüm yaşamdan ayrı ve kendine ait bir kalıcılığı olan olarak, evrensel öz­ bilinç olarak bir birey olduğunun yavaş yavaş bilincine varmalıdır.
Sayfa 139 - BibliotechKitabı okudu
Dinsel sefillik bir yandan edimsel sefilliğin ifadesidir ve diğer yandan edimsel sefilliğe karşı protestodur. Din, tinsiz koşulların tini olduğu gibi, ezilmiş, bastırılmış yaratığın (bedraengten Kreatur) iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbidir. Din halkın afyonudur (das Opium des Volkes).
BibliotechKitabı okudu
Reklam
Hegel Roma dünyasında Grek Sofistleri'nin ''İnsan her şeyin öl­ çüsüdür,"- yani, arzularıyla, istemleriyle, istekleriyle, amaçlar·ıyla, ilgileriyle ve duygularıyla insan- temel düşüncesinin geçerli standar­ da yükseltildiğini, Roma dininde ve Roma dünyasında ''kendi/ben"- ''kişi''- düşüncesinin, dünyanın varlığı ve bilinci düzeyine ulaştığını ileri sürer.
Sayfa 79 - BibliotechKitabı okudu
Marx dinin, ''dünyanın tinsel aroması/hoş kokusu" olduğundan söz ederken; Hegel, Hint dininin, ''bütün çevreye ve tüm ilişkilere Ruhun gül soluğunu yayan, dünyayı bir Sevgi Bahçesine dönüştüren bu Çiçek-Yaşamının düş/emse/ ve tinsellik dolu çekiciliği''nden sözeder
BibliotechKitabı okudu
İnsanal amaç olan ne varsa bu alanda o tanrısal olanın bir belirleni­ midir. Bu yüzden insanal amaçlar tanrısal amaçlar olarak ve tanrısal güçler olarak sayılırlar. İnsanal amaç ve tanrısal amaç bir ve aynıdır. Bu durumunda amaç ilkin evrensel amaçtıı·; dünya egemenliği işin bir tarafıdır. Bu bireyler için ezici, zulmedici ve ağır olan soyut güçtür, onları tüketen ve kurban eden güçtür
Düşüncenin mutlaklığının en yüksek bilinci olarak ''Brahman''ın kendi içinde bir varlığı vardır; kopuk, ayrı bir varoluşu vardır; so­ mut, etkin bir tin olarak var olmaz. Soyut evrensellik olan Brahman'a tapınılmaz, onun hiçbir tapıı1ağı, dinsel hizmeti, altarı ya da sunağı yoktur; Brahman'ın birliği reel olanla, olgusal olanla, dirimli, etkin olanın özbilinciyle ilişkili değildir.
Sayfa 58 - BibliotechKitabı okudu
Reklam
Özbilinç bir yandan ''kendinin-bilgisi''dir; diğer yandan, "Gerçek onun kendisinden başka bir şey olmadığı" için ''gerçekliği ile özdeş kesinlik''tir. Kesinlik, ''kendini'' bilen bir Ben'in, Kendi'nin bilgisidir, kendisinden ayırtettiği salt kendisi olarak kendisidir. Kendi içinde başkalığı koyar. Bu ayrım dışarıdan bir başkalık/başkası yoluyla sağ­lanmaz, çünkü özbilinç için ayrım bir başkalık olarak ortadan kaldı­rılır. Başkası, ayrım içseldir; ayrımın dışsallığı yoktur. Ayrım, özbilinç için, varlık şeklini taşımaz
Sayfa 135 - BibliotechKitabı okudu
Tinin dünyası ikiye bölünmektedir: birincisi edimsellik dünyası ya da onun kendisineyabancılaşmasıdır; ikincisi ise, Tinin, kendini birincinin üzerineyükselterek, arı bilinç Eterinde kendi için kurduğu dünyadır. Bu ikinci dünya oyabancılaşma ile karşıtlık içinde durmaktadır ve tam bu nedenle ondan özgürdeğildir; tersinegerçekteyalnızcayabancılaş­ maııın iki ayrı dünyanın bilincini taşımaktan oluşan ve ikisini de kap­ sayan öteki biçimidir.
Sayfa 125 - BibliotechKitabı okudu
Bu çalışmasında Kant'ı, Jacobi'yi ve Fi­ chte'yi, her biri kendine özgü bir yolda, ''inanma'' ve ''bilme" arasında temel bir ikilik getirmekle ve bilgiyi insan tininin daha ileri ve derin gereksinimlerini karşılayamayacak olan sınırlı bir alana hapsetmek­ le; buna karşılık, bu gereksinimlere karşılık verecek olan ''Mutlak''ı erişilemez bir ''öte-yan''a havale etmekle eleştirirken, çalışmasının sonunda şu düşüncesini ileri sürer: Bu üç felsefe de, ilkesel olarak, temel felsefi yanlışın olanaklı tüm biçimlerini tükettiler ve böylelikle gerçek bir felsefe sistemine giden yolu hazırlamış oldular.
Sayfa 16 - BibliotechKitabı okudu
''İnsan en yüksek varlığına, Tanrısına, kendi içinde sahiptir; bir birey olarak kendi içinde değil, ama kendi özsel doğası içinde, cin­si (Gattung) içinde. Hiçbir birey cinsinin (seiner Gattung) yeterli bir tasarımı değildir, ama yalnızca insana! birey cins ve birey arasındaki ayrımın bilincindedir. Din bu ayrım duygusunda kök salar." "Tanrı insanın en yüksek...öz-duygusudur (Selbstgefühf)". “Tanrı insanın en yüksek özgürlük duygusudur".
Sayfa 131 - BibliotechKitabı okudu
Reklam
İnsanın, özbilincin tanrılar ailesiyle kapsamlı bir ilişkisi vardır. Bu ilişkide tanrılara saygı gösterilir, onlar olumlu, uygun bir yolda özbilince, insana yöneltilir. Tanrılar hayatlarımızı sevk ve idare eden doğal ya da etik güçlerdir, onları dolaysız bilincimizde gerçekleşmiş olarak buluruz ya da onlar kendilerini dışsal yaşamda bizim için su­ narlar-ekmek gibi, buğday gibi, şarap gibi
BibliotechKitabı okudu
Evrensel yaşam bireysel şeklin özünü oluşturur, bireysel şekil ka­lıcılığını yaşamda bulur. Yaşamı tükettiğinde, başka olarak onu kendi içine koyduğunda, bireysellik yalınlığını, ayrıca özünü ortadan kal­ dırır; tözü böler. Böyle yapmakla bireyselliği yeniden koyar
Sayfa 140 - BibliotechKitabı okudu
Bilginin herhangi bir yorumu söz konusu olduğunda şunları düşünmekten çekinmek için bir gerekçe gözükmemektedir: Soru sormak, özellikle de aklayatkın sorular sormak ve bunların yanıtlarını vermek bilgelikte ve içgörüde derinliği göstermeleri açısından önemlidir, bilgeliğin ve içgörünün bir kanıtıdır. Soru saçma olduğun­ da, anlamsız, saçma yanıtlar verilecek; ve bu durumda yalnızca soru soran küçük düşmüş olmayıp, bu sorulara verilen saçma yanıtlara kanan dinleyici kitlesi de ele ayağa düşmüş olacaktır.
Sayfa 151 - BibliotechKitabı okudu
Sıradan bilincin bakışaçısı ve felsefenin bakışaçısı arasında be­ lirgin bir farklılık vaı·dır. Sıradan bilincin kendisini evinde hissettiği yerde filozof kendisine yer olmadığını düşünür. Sıradan bilinç için felsefe kolayca erişilebilecek bir şey olmayıp, hemen ele geçirileme­yecek kadar uzaktadır. Hem sıradan bilinç hem filozof birbirlerin gerçeği ters yüz etmekle suçlarlar. Sıradan bilinci birdenbire felse­feyle tanıştırmak, işin aslına bakılırsa, onu "kafası üzerinde yürü­meye zorlamak''tan başka bir anlama gelmeyecektir; alışkanlıklarını terk etmeye zorlanacak olan bilinç kendisine zorbaca davranmış ola­caktır; oysa buna hiç gerek yoktur
Sayfa 116 - BibliotechKitabı okudu
Bu akıl, dışı idealist bir şekilde değil de, pozitif bir şey olarak ele aldığında, Hegel'in anlayışında, daha şimdiden ''kendinde ve ken­disi için'' tohuma kaçmıştı. Dinle savaşından galip çıktığını düşünen akıl kendi içine bakmaya ve kendinin-bilincini elde etmeye çabalar
Sayfa 16 - BibliotechKitabı okudu
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.