Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Plotinos, Platonculuk ve Erken Dönem Hristiyan Felsefesi

İlkçağ Felsefe Tarihi 5

Ahmet Arslan

İlkçağ Felsefe Tarihi 5 Gönderileri

İlkçağ Felsefe Tarihi 5 kitaplarını, İlkçağ Felsefe Tarihi 5 sözleri ve alıntılarını, İlkçağ Felsefe Tarihi 5 yazarlarını, İlkçağ Felsefe Tarihi 5 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Plotinos; İnsan tek bir parçadan oluşan bir varlık değildir.
Onun bir ruhu ve bedeni vardır. Akıl bize onun be­deninin, bir cisim olarak bileşik olmasından dolayı varlığını sonsuza kadar devam ettiremeyeceğini söylemekte ve duyular da onun bu yargısını destekle­mektedir. Beden eskimekte, yaşlanmakta, yıpranmakta, birbirine zıt kuvvet­lerin etkisi altında nihayet çözülmektedir. Eğer beden gerçekten bir parçamız olmuş olsaydı, biz tümüyle ölümsüz olamazdık. Eğer o bizim hizmetimize ve­rilmiş bir alet, bir hizmetçi olsaydı yine doğası gereği bir süre sonra ortadan kalkması gerekirdi. O halde egemen ilke, gerçek insan, bu maddeye göre form, bu alete göre onu kullanan şey olacaktır ve böylece aralarındaki ilişki ne olursa olsun, İn­san Ruh'tur.
Sayfa 144 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Plotinos Ehâdiyet-Vâhidiyet kavramlarını Ruh üzerinden açıklamış
Ruh, aynı zamanda bir ve çok olandır. Bir'in mutlak anlamda bir olmasına, birlik olmasına, Akıl'ın çokluk-içinde-birlik olmasına karşılık Ruh aynı zamanda hem bir, hem çok olandır. Plotinos'a göre onun bu özelli­ğini kabul etmediğimiz takdirde duyusal dünyayı açıklayamayız; çünkü du­ yusal dünya veya madde, doğası bakımından çokluktur, çok olandır. Ruh bir olduğu için akılsal dünyaya, değindiğimiz anlamda çok olduğu için ise duyu­sal dünyaya aittir ve böylece o, çokluğa birlik, yokluğa varlık kazandırmak­tadır
Sayfa 143 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Reklam
Pozitivist Akla uymayan herşeyi, yok sayanlar için ise Ruh bir Masal
***** Ruh, maddi-fiziksel hayatın en aşağı biçimleriyle tinsel dünyanın en yüksek formları arasındaki sürekliliğin temsilcisi olup bu sürekliliği müm­kün kılan varlıktır. *****
Sayfa 141 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Ruh, Plotinos'un sisteminin merkezinde bulunur.
Plotinos'ta doğadan Ruh'a geçiş, duyusal-fiziksel dünyadan tinsel dünya­ya, gerçek anlamda var olmayan dünyadan gerçek varlık dünyasına geçiş demektir. Ruh, Plotinos'un sisteminin merkezinde bulunur. O, tinsel dünyanın son; duyusal, fenomenal dünyanın ilk ilkesidir. Böylece her iki dünya ile iliş­ki içinde olup, onlar arasında aracı rolü oynar ve onları birbirine bağlar. Plotinos'un Ruh'la ilgili olarak ısrarla üzerinde durduğu en önemli özelliği budur. Ruh, Nous ve Bir gibi tinsel dünyaya aittir ama onlardan fark­lı olarak aynı zamanda maddi-duyusal dünya ile de ilişki içindedir.
Sayfa 140 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Doğa; değişme, bir şeyin başka bir şey olması, oluş ve yokoluştu.
Duyusal, fiziksel dünya veya doğa, tinsel dünyanın ancak bir izidir; tinsel dünyanın madde üzerinde yansıması, hayalidir. Dola­yısıyla onun hayatı daha zayıf bir hayat, eylemi daha güçsüz bir eylem, algısı daha bulanık bir algıdır. Gerçek hayat, gerçek temaşa, gerçek bilgi, gerçek ey­lem, gerçek güzellik doğal dünyada, duyusal dünyada, fenomenler dünyasın­da değil, Ruh'tan itibaren akılsal, tinsel dünyada bulunur.
Sayfa 136 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Plotinos Madde tanımı. Kuantum Fiziği ve Çift Yarık Deneyinden bahsetmiş sanki
Duyusal-fiziksel bir nesneden akıl yürütme yolu ile ona belirlemeler veren, onu belirli kılan her şeyi soyutladığımızda geride kalan şey, maddedir Madde, Plotinos için, böylece sadece ve sadece her şey olabilme imkanıdır, ama hiçbir şey olma gücü, kuvveti değildir; çün­kü mutlak belirsizliktir. Madde, cisim olamaz, çünkü cisim daha sonra orta­ya
Sayfa 120 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Reklam
Gazali...
Tanrı'nın 'ol' emriyle evrenin varlı­ğa gelmesi arasındaki ilişki üzerinde yoğunlaşarak, Plotinos'un yaratıcı dü­şünme öğretisini bu olay üzerine uygulasaydı, muhtemelen daha ilginç bazı sonuçlara varabilirdi. Bunun için yapacağı tek değişiklik, Tanrı'nın sözü edi­len 'ol' emrinin öncesine aynı zamanda bu emrin konusunu oluşturacak bir varlığı 'düşünme'sini koymak olacaktı.
Sayfa 110 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Plotinos Aristoteles gibi düşünme, temaşa et­menin;
Düşünenle düşünülenin, temaşa edenle temaşa edilenin birbirlerinden ayrı olmadıkları, aynı şey oldukları durumda en mükemmel formuna ulaştı­ğını kabul eder. Böylece Ruh'tan Akıl'a yükselme, Plotinos için, temaşa etme­nin en yüksek biçimine, asli formuna ulaşması demektir. Temaşa etmenin bu en yüksek biçimi ise kendi payına, varlığa getirmenin en yüksek biçimini ifa­de etmektedir ve Plotinos Parmenides'in düşünmekle var olmanın bir ve aynı şey olduğunu söylediğinde kastettiği şeyin bu olduğunu ileri sürer
Sayfa 108 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Temaşa, Plotinos'un taşma kavramı;
Bir'den çıkan şey, ondan çıkar çıkmaz ilkesine yani Bir'in kendisine dönmekte ve ilkesini yani Bir'i veya Tanrı'yı temaşa etmektedir. İş­te Nous'a Nous olarak varlığını ve özelliğini veren şey, onun bu, ilkesini temaşa etme olayının kendisidir. O bu sayede, bu temaşa etme eylemi sonucun­da Nous olarak yani aynı zamanda hem akıl, hem öz, hem varlık olarak te­şekkül etmekte, ortaya çıkmaktadır.
Sayfa 105 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Gazâlî'nin Farabi ve İbni Sina'yı eleştirdiği temel konu
İslam'a göre Tanrı evreni genel olarak yani tümel ilkelerinde veya yasalarında bilmekle kalmaz; yarattığı her şeyin, bu arada kulları olan yaratıklarının, onların bireysel ey­lemlerinin tikel bilgisine de sahiptir. Farabi-İbni Sina Tanrı'yı evrenin nedeni olarak alıp, nedenin neden olarak kendisi hakkındaki bilgisinin eserleri olan şeylerin de bilgisini içerdiği yönünde bir cevapla bu güçlüğün altından kalk­mak isterler. Ancak bu açıklama, Gazali tarafından haklı olarak yeterli bir açıklama olarak kabul edilmez. Kaldı ki, Farabi-İbni Sinacı kuram, Tanrı'nın evren hakkındaki bilgisini onda yer alan bireysel varlık ve olayların tümel bil­gisi olarak görmekten daha ileriye gitmeyi de istemez. Bu nokta da Gazali'nin dikkatinden kaçmayacak ve filozofların tanrısal bilgi hakkındaki bu öğretile­rini bu bilginin tikel varlık ve olayları kapsamamış olmasından ötürü şiddet­ le eleştirecek ve diğer bazı görüşlerinin yanı sıra bundan ötürü de filozofları kafir ilan etmekte tereddüt göstermeyecektir.
Sayfa 104 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Reklam
Nous, çokluk içinde birlik veya birliği olan çok­luktur
Plotinos'un taşma kuramında varlıklar birliklerine göre yukarıdan aşağıya sıralanmaktadır. Bu hiyerarşinin en tepesinde mutlak birlik, mutlak Bir olan Tanrı bulunmakta, en altta ise Ruh tarafından kendisine sağlanan birlik göz önüne alınmazsa kendisi bakı­mından mutlak bir çokluk, o halde yokluk olarak nitelendirilmesi gereken madde yer almaktadır. Bu bakış açısına göre Tanrı'dan sonra gelen Nous, bir bakıma bir, bir bakıma çok olandır; çokluk içinde birlik veya birliği olan çok­luktur, Plotinos'un kendi ifadesiyle Bir-Çok'tur. Varlık hiyerarşisinde Nous'tan daha aşağıda yer alan Ruh'ta ise söz konusu birlik devam etmekle birlikte o, Nous'unkine göre daha aşağı düzeyden bir birliktir; yine Plotinos'un kendi deyimiyle Bir ve Çok'tur
Sayfa 100 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Plotinos; Her şey Tanrı'nın bir taşması, türemesi
Nasıl ki, evrim kavramı doğada inorganik varlıklardan organik varlıklara, organik varlıklar dünyası içinde en aşağı ha­yat formlarından daha gelişmiş formlara, nihayet bunlar arasında duyum ve düşünceye sahip insana kadar, bütün varlıkların ortaya çıkış ve gelişmesiyle ilgili en kapsamlı bir açıklayıcı kavram veya yasa olarak kullanılmaktaysa, Plotinos'ta taşma kavramı da varlığın ilkesi olan Bir'den onun en aşağı form­larına yani inorganik varlıklar dünyasına ininceye kadar bütün varlık formla­rının veya planlarının nasıl ortaya çıktığının ve onlar arasında ilişkilerin ne olduğunun en genel bir açıklayıcı kavramı veya yasası olarak ortaya atılmış bulunmaktadır (Brehier, 43 ).
Sayfa 99 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Plotinos
***** Eğer Tanrı var olma­saydı, geri kalan hiçbir şeyin herhangi bir biçimde var olması söz konusu olamazdı. *****
Sayfa 98 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Plotinos; Evren, Tanrı'nın tezahürü ve tecellisidir.
Plotinos'a göre evrende ne Platon ve Aristoteles'in düşündükleri gibi Tanrı'dan ayrı, onun dışında, ondan bağımsız madde ne de Stoacıların ileri sürdükleri gibi söz konusu etkin gücün içine nüfuz ettiği edilgin bir cisim var­dır. Tanrı ile evren birdir ve evren Tanrı'nın eseridir *****
Sayfa 97 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Acaba rasyonalizm aynı zamanda din­ sel bir anlama sahip olabilir mi?
Plotinos ileride Müslüman ve Hıristiyan Ortaçağ filozoflarının ana problemi olan akılla iman, felsefeyle din arası ilişkiler sorununun en ciddi bir ön taslağını temsil etmektedir. Ken­disinden bir süre sonra doğan ilk büyük Hıristiyan filozofu Aziz Augustinus'la Yunan tarzında felsefe çizgisini devam ettiren Farabi-İbni Sina gibi büyük Müslüman filozoflarının Plotinos'a ve onun felsefesine gösterdikleri büyük il­ginin kaynağı burada bulunmaktadır
Sayfa 90 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
376 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.