Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

1566 - 1648

İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'e

Feridun M. Emecen

İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'e Gönderileri

İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'e kitaplarını, İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'e sözleri ve alıntılarını, İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'e yazarlarını, İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'e yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
397 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
FERİDUN EMECEN-İMPARATORLUK ÇAĞININ OSMANLI SULTANLARI
Sanatkarca işlenmiş tablo gibi gerekli detayların verildiği osmanlı sultanları biyografilerinden oluşan harika bir eser olmuş. Neden sorusunun cevabının metnin içinde hemen verildiği sakin uslupta yazılmış, kütüphanemin baş eserlerinden olacak serinin 2. Kitabı. Feridun hocayı televizyonlardan tanımak ayrı, kitabından tanımak apayrı. İyi okumalar
İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'e
İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'e
Feridun M. Emecen
Feridun M. Emecen
İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'e
İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'eFeridun M. Emecen · İSAM İslam Araştırmaları Merkezi · 201639 okunma
Reklam
“Âh bir yol bulsam, başım alıp gitsem, kimse beni aramasa, âlemin kahrı ve şerirliğinden halas olup huzurunda olsam”
Sayfa 83 - III. MuradKitabı okudu
İnebahtı Mağlubiyeti
Tarihçi Âli, “Hz. Nûh’un gemiyi icat ettiğinden bu yana denizde yüzen gemiler için böyle bir musibetin vuku bulmamış” olduğunu yazmaktan kendisini alamaz.
Reklam
Tahta çıktığında Habsburglar'la devam eden savaş dolayısıyla sınır boylarından gelen havadisler öncelik kazanıyordu. Bundan dolayı III. Mehmed, sık sık cepheden gelen haberleri görüşmek üzere meşveret meclisleri topladı, fikir alışverişinde bulundu. Özellikle Lala Mehmed Paşa'nın bu ilk icraatlarda önemli bir payı olduğu açıktır. Nitekim dönemin tarihçisi Selaniki, padişahın hem onunla hem de babasından sonra kendi hocalığını da üstlenmiş olan Hoca Sadeddin Efendi ile sıkça bir araya geldiğini, memleket meselelerini konuştuğunu kaydeder. Muhtemelen bu sıralarda annesi ve saray ağaları onun üzerinde henüz tam bir nüfuz tesis edememişlerdi. Ancak Safiye Sultan kısa sürede oğlunun mülâyim halini ve kolayca etki altında kaldığını farkederek onu yavaş yavaş kontrol altına aldı. Padişah, annesine ve onun ekibine zaman zaman karşı çıktıysa da kolay şekilde ikna edildi ve kararsız bir tutum sergiledi.
III. Mehmed'in saraya geldiği gün cuma hutbesinde babasının öldüğü ve yerine kendisinin geçtiği ilan edildi, adına hutbe okundu. O gece sarayda elim olaylar cereyan etti. Kardeş katliyle ilgili uygulama icra edildi; dördü yetişkin (Mustafa, Bayezid, Osman ve Abdullah), diğerleri küçük yaşta on dokuz şehzade boğularak öldürüldü. Gelibolulu Ali'ye göre bunlardan dördü on ikişer, diğerleri sekizer yaşlarında idiler. Bir yabancı gözlemcinin aktardığı rivayete göre yetişkin şehzadeler ağabeylerinin huzuruna çıkarak onun padisahligini tebrik etmişler, içlerinden en büyükleri kendilerine dokunulmaması ricasında bulununca III. Mehmed herhangi bir cevap verememiş, büyük bir üzüntüyle başını çevirmiş, ancak atalarının kanununa karşı koyabilecek cesareti gösterememişti. Ertesi gün on dokuz şehzadenin cenazesinin saraydan çıkışı her kesimde büyük tepkiye yol açtı, muhtemelen daha önce bu ölçüde görülmemiş uygulamanın sona erdirilmesi kapılarını da araladı.
Venedik elçilerinin raporlarına göre III. Murad, oğlu Mehmed'e karşı halkın duyduğu sevgiden çekiniyordu, hatta saraydan çıkmamasının sebebi de bu idi. Özellikle Safiye Sultan, Manisa'daki oğlu Mehmed'e kendini aşırı derecede kuvvetli gösterecek hareketlerden kaçınmasını tembih etmişti. Hatta 1585'te Venedik elçisi, sekreterini, ziyaret etmek ve hediye vermek üzere Manisa'ya gönderince, küçük çaplı bir krize yol açmış, veziriazam elçiyi uyarmıştı. Venedik raporlarına göre sadrazam elçiye böyle bir hareketi padişahın yanlış anlayacağını, çünkü oğlunu kıskanmakta olduğunu söylemişti.
III. Murad döneminde Osmanlı siyasetinin ağırlık noktalarından en önemlisini Lehistan oluşturdu. Henri de Valois'in Fransa kralı olmasıyla boş kalan Leh tahtı için yapılacak seçime Avusturya ve Rusya'nın müdahalesi önlendi, Leh tahtına Erdel Voyvodası Istvan Bathory'nin geçmesi sağlandı. Onun ölümü üzerine İsveç kralının oğlu Szigismund'un kral olması yine Osmanlı onayı ile kabul edildi.
Reklam
Devlet işleriyle yakından ilgilenmeye çalışan III. Murad, vezirazamların yetkilerini sınırlandırması bağlamında telhisleri bizzat okuyup üzerine ilgili mansıp için buyruldu yazmak suretiyle yeni bir tatbikatın başlamasına yol açmış olmalıdır. Nitekim Mesih Paşa'nın sadrazamlığı döneminde onun göreve getirilmesini istediği birine karşı çıkması üzerine telhise, "Sana lâzım olan biz nasbettiğimiz kimseleri kullanmaktır" diye yazmıştı. Dönemin tarihçilerinin eleştirdiği bu tip uygulamalara muhtemelen şehzadeliği zamanında alışmıştı.
Gelibolulu Mustafa Âli'nin naklettiği bir rivayete göre, güyâ bir padişah ilk defa tahta oturduğunda ağzından çıkacak ilk sözler, dönemi bakımından belirleyici oluyordu. Bu bakımdan saray halkı heyecanla bunu bekliyordu. Murad (III. Murad) o gece saraya girip tahta oturduğunda, zorlu yolculuğu sırasında sürekli istifrağ ettiği için midesi boşalmıştı ve tabii olarak ilk sözü "Karnım aç" olmuştu. Onun ağzından dökülen ilk cümlelerin neler olacağını merakla bekleyen harem ağaları bu sözleri hayretle karşılayıp yeni başlayan dönemin kıtlığa işaret ettiği dedikodusunda bulunmuşlardı. Bu yıllarda ıklim değişikliklerinin yol açtığı kuraklık ve kıtlığın sebebi de bu olaya bağlanmıştı.
1633 Eylülünde büyük İstanbul yangını IV. Murad'ın hayli canını sıktı, uğranılan kayıplar çok fazlaydı, yangının faturası ise kahvehanelere çıktı.
Sayfa 285Kitabı okudu
Peçuylu ve Kâtib Çelebi gibi tarihçiler ise Mustafa'nın tutarsız hareketlerinden bahsedip onun yerli yersiz derya seyrine gittiği, yanındaki altınları balıklara yem diye attığı, ona buna para dağıttığı, vezirler arza girdiklerinde bazısının tülbendini çekip başını açtığı gibi garip hallerinden söz ederler.
Sayfa 196Kitabı okudu
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.