Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İstanbul - Dersaadet

Münevver Ayaşlı

İstanbul - Dersaadet Sözleri ve Alıntıları

İstanbul - Dersaadet sözleri ve alıntılarını, İstanbul - Dersaadet kitap alıntılarını, İstanbul - Dersaadet en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Abdülhak Hâmid Tarhan
Şair-i Âzam Abdülhak Hâmid Beyefendi merhum, “Kırk odalı ve her odasından başka bir çehrenin göründüğü bir konakta oturmayı isterdim” derdi.
Sayfa 98 - Timaş Yayınları 4. BaskıKitabı okudu
“Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedadır.” diyen Nedim’de, İran’ı aramak çok insafsızlık olmaz mı? Şiirlerinde Farsça kelimeler varsa da asla Fars ruhu yoktur, bilakis İran’a karşı bir meydan okuyuş vardır… Nedim öylesine Türk ve İstanbulludur ki … Varsın kullandığı kelimeler Farsça olsun.
Sayfa 77 - Timaş Yayınları 4. BaskıKitabı okudu
Reklam
Fes ise Ankara’da, İstanbul’un, ihanetin sembolü.
Sayfa 42 - Timaş Yayınları 4. BaskıKitabı okudu
"İstanbul, musikîsiyle, edebiyatıyla, sanatlarıyla, tasavvufu, güzel hayatı, leziz yemekleri, zarif insanları ve nükteleri ile bitip tükenmez.. Fakat biz tükendik, üzüntüden, yeisten, ümitsizlikten tükendik.. Zira 'yıkıldı, yandı, ağaçlar kesildi, balık tükendi, çayırlar kurudu' demekten yorulduk.. "
Tımaş yayıneviKitabı okudu
Meşhur Fransız şair, edip ve mütefekkiri "Jean Cocteau" son kitaplarından birinde İstanbul'dan "Sahipleri tarafından terk edilmiş, boş bir ev" olarak bahseder
Annem ve teyzem Selanik'i çok iyi bildikleri gibi, dönmeleri ve dönme âdetlerini de pek iyi bilirlerdi. Selanik'te hiçbir dönmeye "bey" denmez, "efendi" denirmiş. İstanbul'a gelince haliyle bu âdet ve anane tarihe karışıyor, hepsi "bey" ve "hanımefendi" demeye ve Türklerle evlenmeye başlıyorlar ki, Selanik'te iken bu kabil değil, imkânsız. Türkler ne dönme kız alırlar ne de kızlarını dönmeye verirlermiş. Valide merhume, "Allah aşkına şu İstanbullulara bak, bizim "efendi" dediğimiz bütün dönmeleri İstanbullular "bey", "beyefendi" yaptılar" derdi.
Sayfa 178
Reklam
Kadıköy’de oturmamış büyük doktor, yazar, velhasıl entelektüel pek azdır, adeta yok gibidir. Hanımların güzelliği ve kendilerine mahsus işveleri ve şiveleri de pek makbuldür. Kadıköy güzelleri pek nazlı ve nazenin olurlar. Kadıköy’ün bestekarları, tiyatrosu hatta opereti bile vardı. Kadıköy’ün kendine mahsus bir kültürü ve “charme”ı vardı.
Sayfa 250 - Timaş Yayınları 4. BaskıKitabı okudu
Fatih Sultan Mehmed’in Dünya’ya Teşrifleri
Bir mübarek saat ve kutlu gün içre bir sabah… 1431 yılı yazında evvela güneş tutuldu ve bu azametli hal korku ve dehşet içinde Konstantiniyye’den seyredildi. Ortalık öyle zifiri karanlık oldu ki gün ortasında gökyüzünde yıldızlar göründü. Bundan bir ay kadar sonra üç gece arka arkaya fecr-i şimalî göründü. Arkasından pek muhteşem bir kuyruklu
istanbul adaları
Konstantiniyye tahtına oturan oturan pek çok imparator ve imparatoriçeler ile kilisenin büyüklerinin sonu bu güzel adalarda menfada* ve zindanda geçmiştir.
Sayfa 64 - *sürgün yeriKitabı okudu
40 Piyano
1900 veya 1908-1909 senelerinde Ankara’da bir Ermeni mahallesinde çıkan yangın korkusu yüzünden evlerden 40 piyano çıkar.
Sayfa 49 - Timaş Yayınları 4. BaskıKitabı okudu
Reklam
"İstanbul, musikîsiyle, edebiyatıyla, güzel, sanatlarıyla, tasavvufu, güzel hayatı, leziz yemekleri, zarif insanları ve nükteleri ile bitip tükenmez... Fakat biz tükendik, üzüntüden, yeisten, ümitsizlikten tükendik... Zira ‘yıkıldı, yandı, ağaçlar kesildi, balık tükendi, çayırlar kurudu’ demekten yorulduk…”
Kalem bize değil, biz kaleme tabi olduk, ram* olduk
Sayfa 5 - *boyun eğdikKitabı okudu
30 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.