Hani daha okumadan seveceğinize inandığınız, içinizde hoş duygular uyandıran kitaplar vardır ya... Jane Eyre de benim için böyle bir kitaptı. Hem güvendiğim kişilerin tavsiyesi hem de Anne with an E'nin Jane Eyre'den bahsederkenki tutkusu, dizide geçen alıntılar... Bunların hepsi içimi kitaba karşı sıcacık yapmıştı.
Kitap Jane'nin ağzından anlatılıyor, aslında bir anı kitabı olarak da sınıflandırılabilir çünkü pek alışık olunmayan şekilde anlatıcı sık sık ''sevgili okurum, sayın okurum'' diye hitap ediyor. Beni rahatsız etmedi, hoşuma gitti bu durum.
Konusundan bahsetmeyeceğim, arka kapakta yazılanlar dışında pek bir şey söyleyemem zaten. Kitapta o dönemin sınıf ayrılıklarını, toplumun kadınlara bakış açısını görebiliyoruz. Tek başına kendi ayaklarının üzerinde durmaya çabalayan güçlü bir kadın karakter var, Jane Eyre. Aslında zayıf görülen ama güçlü olan... Zayıflıktan doğmaz mı güçlülük de zaten?
Çok iyi bir İngiliz edebiyatı eseri, çok güzel bir aşk romanı Jane Eyre. 626 sayfa fakat hiç bitmemesini istediğim zamanlar oldu, hep tanıklık etmek istedim Jane'nin hayatına. Sonlara doğru biraz korktum açıkçası beklemediğim bir son olacak diye lakin yazar kitaba yakışanı yapmış. Jane'i ne kadar sevsem de bazen kızdığımı, ''bu kadar iyi niyetli de olma ama'' dediğimi itiraf etmem gerek...
Sözü daha fazla uzatmadan kitabın bende ayrı bir yeri olacağını, bir süre sonra tekrar dönüp okuyacağımı söyleyeyim. Ah, Jane Eyre... seviyorum seni, gönlünü, iyiliğini, güçlü durma çabanı...