50 yıl evvel Afrika için bu kadar detaylı bir inceleme daha yazan olmuş mudur bilmiyorum lakin 50 yıl sonra da bu kadar kapsamlı bir eser yazılmaması düşündürücü. Bir 50 yıl daha da kimsenin yazacağını da sanmıyorum açıkçası. Çünkü araştırmacıların araştırma yapmak için kaynak alabilecekleri ülkelerin tamamı bu ülkeleri sömürüyor, ilginç. Tabi bu kitap oldukça kapsamlı bir inceleme lakin ben sözü uzatmayacağım. Afrika benim ihtisas alanım değil çünkü.
Evvela Afrika tanımı ve Avrupalıların gelişi, köle ticareti, bölüşülmesi, sömürgecilik ve kurtuluş olarak kısa kısa değinilmiş. Şimdi sömürgeden ne anladığımız da çok önemli. İnsanlar sömürge deyince böyle işgal içinde, halkı perişan, açlıktan sefillikten ölen çocuklar olarak düşünüyor. Bunun yanında öyle bir sömürü düzeni de var ki, milli gelirini sömürüsü olduğu Fransa’nın giyim sektörüne harcayan ülkeler dahi var. O yüzden sömürü ve bunun çeşitlerini iyi bilmek şart. Bu kadarını biliyoruz diyelim.
Diğer yandan Afrika düzeni konusu var ki üretimi, sınıfları, kabileleri, rejimleri, diktatörlükler anlatılıyor. Afrika’daki sosyalizm de dikkat çekerken evvela geçmiş dönem için Türkler ile ilişkiler anlatılırken Türkiye’de de kölelik ve Afrika’nın buradaki durumu aktarılmış.
Merakımı asıl cezbeden ise bu kıtanın inanışlarıydı ve onlara dair ritüeller, inanışlar, büyüler ve sihirler dikkat çekiciydi. Yazar bunları tek tek açıklamayı da ihmal etmemiş. İtiraf etmeliyim ki beni en çok etkileyen bölümler de bu son iki bölümdü zaten. Biraz yorucu bir kitap olduğunu da itiraf etmeliyim.
Hepimize iyi okumalar dilerim..
