Adımlarımı sayarak yürüyordum ve o zaman hayatım, betonun içine sıkı sıkıya hapsedilmiş, bacakları olmayan, hareket fikrine bile sahip olmayan bir adamın hayatı oluyordu. Güneşin altında, güneşin aydınlatmadığı tek adam ilerliyordu; kendinden kaçan bu ışık, sıcaklık olmayan bu yakıcı sıcaklık, hakiki bir güneşten çıkmıştı halbuki.