Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

1800 - 2012

Kısa Türkiye Tarihi

Kemal H. Karpat

Kısa Türkiye Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Kısa Türkiye Tarihi sözleri ve alıntılarını, Kısa Türkiye Tarihi kitap alıntılarını, Kısa Türkiye Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Evren diyince tüyler bi diken diken
Kenan Evren Paşanın ANAP'a açıkça cephe almasına ve lideri Turgut Özal'i tenkit etmesine rağmen ANAP 211 milletvekili ( MDP ancak 71, Halkçı parti 117 milketvekili) çıkartmıştır. ANAP'ın milletvekili sandalyelerinin %52'sini elde etmesi ve böylece hükümeti tek başına kurma yetkisine sahip olması, Türkiye siyasi tarihinde yeni bir safha açmıştır. 29 kasım 1983'te, 17. TBMM dönemi açılınca askeri hükümet başkanı Bülent Ulusu istifasını sunmuş ve Türkiye'de askeri rejim şeklen sona ermiştir.
Halkın görüşüne yakın lâiklik bulmak ?
1960-65 yillari arasinda CHP'nin ordu ile yakindan isbirligi yaptigi bilinmektedir. 1965'ten sonra CHP'de gelişen ortanin solu hareketi ve pozitivist laikliğin yerini alacak halkın görüşüne daha yakın bir lâiklik bulma yönünde ki arayışlar ordunun üst kademelerini CHP'den sogutmustur.
Reklam
Dünyada hiçbir millet, başkanını Türk milletinin Atatürk'ü sevdiği kadar sevmemiştir. Karşılaştığı bütün zorluklara ve baskılara, sıkı rejime rağmen halk Atatürk'e daima bağlı kalmış, ondan sevgisini ve desteğini esirgememiştir.
Sayfa 160 - Timaş Yayınları
Eski düzeni değiştirmeye yönelik her hareketi "iyi" ve "ilerici", ona karşı gelenleri "tutucu" ve "gerici" olarak tayin ve tarif edenlerin görüşleri şüphesiz çok dardır.
Sayfa 54 - Timaş Yayınları
ANAP; sağ, sol, merkez, ıslamcı ve milliyetçi kesimlerden ve AP'den üye çekerek ilk kez Türkiye'deki bütün mevcut ana görüşleri temsil eden bir parti olarak ortaya çıkmıştır.
Mesela türban yasağı gibi ne Türkiye geleneklerine ne de mantığa uyan basit bir konuyu rejim meselesi yapanlar, halkın türbanlıyı ve türbansızı ayırt etmediğini unutmaktaydılar. Türban yasağının yalnız kamu alanlarında geçerli olmasının ise devlet ve vatandaş arasındaki farkları derinleştirmekten başka bir etkisi olmamıştır.
Sayfa 253 - Timaş Yayınları
Reklam
Dil elle tutulur, gözle görülür, kulakla işitilir milli varlığın en somut ifadesidir.
Sayfa 104 - Timaş Yayınlar, 6. Baskı (2016)Kitabı okudu
Kudüs'ün kutsallığı üzerine tarihten ufak bir kelam
Fransa, Kudus'te eskiden beri sahip olduğu dini imtiyazlarını genişletmeye çalışmış, neticede mukaddes yerlerin bir kısmının anahtarlarını Katoliklere verdirmek suretiyle Ortodokslar aleyhine başarı sağlamıştır. Ortodoksların koruyucusu olduğunu bir defa daha gözler önüne sermek isteyen Rusya, Fransanın Kudüs'te ki bu tasarrufunu fırsat bilerek Prens Menşikov'u olağanüstü elci olarak Istanbul'a göndermiştir.
Laiklik ?
Islam topluluklarında devlet, toplumun siyasî ve manevi ifadesi ve dini emirlerin yerine getirilmesine nezaret eden bir teşkilat olduğu için Avrupa devletlerinden çok farklı bir benliğe sahiptir. Bu benlik ve görevler gereğince, Islamda, devleti toplumdan ayırmaya imkan olmadığı gibi devlet adına toplumun görevlerini yerine getiren idareciler ve bu arada sultanlar da kendiliğinden büyük yetkiye ve dolayısıyla saygı ve nüfuza sahip idiler.
Her medeniyet, başka medeniyet ve kültürlerden aldığı yabancı müesseseleri ve adetleri kısmen kendi değiştirerek, kısmen de tamamlayarak bünyesine uydurur.
Reklam
"İslâmcıların birçoğu kapitalizmi, pazar ekonomisini yani 'maddiyatçılığı' din ile uyuşmayan, uyuşmaması gereken 'gavur', 'kafir' sistem olarak görmüşlerdir. Yakın zamana kadar tüm İslâm toplumlarının ekonomik bakımdan geri kalmalarında da etkisi olan bu düşüncenin verdiği zararlar açıkça görülebilmektedir. Hâlbuki İslam'da ekonomik kalkınmayı, maddi refaha ulaşmayı önleyen hükümler yoktur. Kaldı ki bugün İslam'ı temsil eden, onun adına konuşan krallar, prensler alabildiğine zengindirler."
Sayfa 231Kitabı okudu
Türkiye tarihi, Cumhuriyet’in ilanından ve bilhassa 1932 Tarih Kongresi’nden 1950’lere kadar -hatta bazı çevrelerce ondan sonra da- Osmanlı ve Selçuklu tarihlerinden kopuk bir şekilde yeni bir insan ve yeni bir toplum yaratmak amacıyla ele alınmıştır.
İkinci Dünya Savaşı'nın sona erdiği 1945 yılında Türkiye'nin ekonomisi savaş görmüş ülkeler kadar perişan bir durumdaydı.
Sayfa 165 - Timaş Yayınları, 6. Baskı (2016)Kitabı okudu
Mecelle'nin Yerine
... (1926) İsviçre Medeni Kanunu kabul edilerek o zamana kadar kullanılan İslâmî kanunlar bırakılmıştır. İsviçre Medeni Kanunu'nun topyekün kabul edilmesi aslında rejim değişikliği kadar önemli bir hareketti. Çünkü bu kanun yalnız şeriatin (Mecelle dâhil) yerini almakla kalmıyor, Türk toplumunu Batı medeniyeti ve kültüründen esinlenilmiş bir kanunla idare etmek gayesini de güdüyordu. Fakat bir kanunla toplumu değiştirmenin mümkün olmadığı zamanla anlaşılacaktı. Bütün İslâm dünyası bu hareketi yadırgarken Avrupa, İsviçre Medeni Kanunu'nun kabulünü Türkiye'nin modernleşme isteğinin en açık göstergesi olarak görmüştür. Medeni Kanun'u, diğer kanunların kabulü takip etmiştir. Bu kanunların kabulünü merkezlerine haber veren Batılı misyonerler, Türkiye'nin artık İslâmiyet'ten uzaklaşacağı ve belki de bir gün din değiştireceği ümidini raporlarında zikretmişlerdir.
Sayfa 151 - Timaş Yayınları, 6. Baskı (2016)Kitabı okudu
Halbuki gerçek ilim; maddi ve manevi güçleri aynı ölçüde önem veren, ikisinin birleştiren, insanlara, topluma, devlete ve dine analitik ve eleştirel şekilde yaklaşan bir düşünce sistemidir.
Sayfa 233 - Timaş Yayınları
216 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.