Her türlü sosyal bağını keserek, hiçbir insanla iletişimde bulunmayan, kendine tek kişilik bir yaşam alanı seçerek hayatına devam eden genç bir kadın, okuduğu kitabı beğenmeyince sert eleştirilerle yazarı yerden yere vurur. İşte ne olduysa bundan sonra olur. Geceleri gölgeler arasında evinde dikilen tuhaf bir adam görmeye başlar. Yatak odasında, verandasında, mutfakta. Ve böylece genç kadınla bu gizemli adam arasında ölümcül bir kedi fare oyunu başlar.
Kitabın hikayesi kesinlikle orijinal. Bu tarz kitaplarda bizler genelde benzer kurgulardan oluşan bir sarmalın içinde debelenirken, bu kitabın kurgusu kendine özgü. Fakat İlk 100 sayfa gayet güzel ilerlerken, sonrası sıradan betimlemelerle ve detaylı anlatımlarla ilerledi. Eğer filmi olsaydı ileri sarmayı isteyecek kadar hem de. Okumaya devam etmemin tek nedeni, bu kitaptan önce okuduğum kitapları çok beğenmiş olmam. Eğer başka bir yazar olsaydı bu kadar sabırlı davranmayabilirdim.
Kitap psikolojik gerilim tarzındaysa okur anlatınlara inanmalı. Yani klişe bir laf olacak biliyorum ama okura kurgu gerçekçi gelmeli. Mantıklı gelmeli. Okur kaşlarını çatıp "hadi canım" dememeli. Kitapta o kadar absürt davranışlar var ki, madde madde yazsam sayfaya sığmaz. Bir de yazar, öyle saçma, öyle inanılmaz ters köşeler yazmış ki, resmen eline yüzüne bulaştırmış. Yazarın adına ben utandım. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. "Mesafe" ve "Çıkış Yok" gibi oldukça başarılı kitaplara imza atmış bir yazara, bu kitabı hiç yakıştıramadım. Kitap aslında 10 üzerinden 4 anca eder. Ben 5/10 veriyorum çünkü daha azını verirsem Taylor Adams'ın kılıçla kapıma dayanmasından korkuyorum.