Puşkin, hemen hemen her dalda verdiği ürünlerle Rus yazın dilinin temellerini atmıştır. Romanlardan, öykülere, şiirlerden düz yazılara kadar benim için bu eserlerin her biri ayrı bir öneme sahip.
Her ne kadar tiyatro ve trajedya okumaları her okur için keyifli ve kolay olmasa da, bir trajedya hayranı olarak ben Puşkin'in bu konuda da eser vermesinden dolayı çok mutluyum.
Henüz Boris Godunov'u okumadım, ancak Puşkin'in İngiliz tiyatro geleneğinin oldukça etkisinde kaldığı görülüyor. Okuma yaparken bir Shakespeare etkisi hissettiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Macbeth ya da Hamlet'e benzer hisler yaşayabilirsiniz.
Trajedyalar 1930 yılında kolera salgını sırasında kapandığı malikanesinde yazılmış. Yaratılan karakterler toplumun genel değer yargıları ve ahlak anlayışı ile genellikle ters düşen kişiler ve bu nedenle de trajik bir sona ulaşmak zorunda kalıyorlar. Ben en çok Taştan Konuk trajedyasını beğendim. Ayrıca bu trajedya da kullanılan duello Puskin'in gerçek yaşamında da bir duello sonucu ölmesi/öldürülmesi sebebi ile oldukça ilginç bir öngörü içeriyor. Eseri çok kısa zamanda okuyabilirsiniz.