Uzun süre etkisinden çıkamayacağım, harika bir bilim-kurgu kitabı yorumu ile geldim.
1960'lı yıllarda Rusya ve Çin arasında çıkan Üçüncü Dünya savaşına diğer ülkelerinde dahil olmasıyla, atılan kobalt bombalarla dünyanın sonunu getirmeleri üzerine bir kitap... Atılan kobalt bombalar sonrası radyoaktif bir felaket yaşanıyor ve insan ırkının sonu geliyor. Rüzgarla birlikte bu radyoaktif havanın, son insan ırkının bulunduğu Avustralya'ya ulaşmasına son 6 ay kaldı. Orada yaşayan insanlar sonuç olarak öleceklerini biliyorlar. Ancak bir yandan da günlük hayatlarına devam ediyorlar. Bu süre içinde 3 kişinin hayatına odaklanıyoruz. ABD deniz donanmasında, denizaltı kaptanı olan Yarbay Dwight Towers, kıdemli istihbarat subayı Peter Holmes ve hayatını birçok arzusunu gerçekleştirme cesareti bulamayan bilim insanı John Osborne...
Çaresizlik, kendini kandırma, kaçınılmaz son, başkalarının hataları yüzünden yitip giden hayatlar. En önemlisi de savaşın yıkım gücü...
Şu anki dünya gündemi malum. Burnumuzun dibinde yıllardır süren savaşlar var. Bir yenisi daha eklendi. O yüzden okurken her sayfada bu yaşananları her an bizlerde yaşayabiliriz diye içimden geçirmediğim tek bir an bile yok. Kimine durağan gelebilir bu kitap. Ben de maceralı bir yolculuk kitabı bekliyordum aslında ama karşıma bambaşka bir hikaye çıktı. İyi ki de çıkmış. Özellikle son sayfaları okurken tüylerim diken dikendi hep... Size, düşüncelerinize çok şey katacağını düşündüğüm bu kitabı, şiddetle tavsiye ediyorum...