Kur’an, Vahiy, Nüzul

Mustafa Öztürk

Kur’an, Vahiy, Nüzul Gönderileri

Kur’an, Vahiy, Nüzul kitaplarını, Kur’an, Vahiy, Nüzul sözleri ve alıntılarını, Kur’an, Vahiy, Nüzul yazarlarını, Kur’an, Vahiy, Nüzul yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dıhye
Bunun içindir ki İslam geleneğinde yerle gök arasını kapsayacak kadar büyük cüssesi ve 600 kanadı bulunduğu, yirmi küsür yıl içerisinde Hz. Peygamberle 26bin kez iletişim kurduğu rivayet edilen Cebrail'in nasıl olup da bir insan bedeni ölçeğinde küçülebileceği meselesi izaha muhtaç görülmüş ve bu bağlamda "Cebrail temessül ettiği sırada insan bünyesinden fazla olan kısımları Allah tarafından yok edilir, daha sonraları bu kısımlar tekrar asli bünyeye iade edilir" gibi mitolojik izahlar yapılmış ve fakat sonuçta temessül meselesinin altından kalkılamamıştır.
Sayfa 57
Cebrail ete kemiğe büründü Dıhye diye göründü
İslami kaynaklarda vahyin HEM Hz. Peygambere mahsus bir tecrübe olduğu vurgulanır HEM DE gözle görülebilir bir fiziki hadise olduğu anlatılır. Mesela Cebrailin Dihye b. Halife adlı sahabinin veya güzel görünümlü bir Arabi'nin suretine bürünerek vahiy getirdiği, ashaptan birçoğunun onu Dihye zannettiği gibi hususlar çeşitli kaynaklarda nakledilen bilgiler arasındadır.
Sayfa 55
Reklam
Vakia 56/34. ayetteki "füruş" kelimesi genellikle "döşekler" diye çevrilir ancak 35-37.ayetlerin de işaret ettiği gibi bu kelime kadınlardan kinaye olsa gerektir. Nitekim birçok müfessir "Araplar kadını/cariyeyi kinaye yoluyla firaş(döşek), izar(gömlek) libas(elbise) gibi kelimelerle nitelendirirdi" şeklinde bir bilgi nakletmiştir. Bakara 2/187. ayetteki "hünne libasün leküm"(onlar sizin için bir elbisedir) nitelemesi de bu yorumu teyit etmektedir. Ayette kadınların sıfatı olarak geçen "merfua" kelimesi ise "çok güzel, çekici" gibi anlamlar içerir.
Sayfa 51
Eski Araplar nazarında tüm kavimler Arap ve gayr-i Arab olmak üzere iki kısma ayrılır. Bu ayrım çerçevesinde A'cemi nitelemesi başta ırk, dil ve kültür yönünden Arap olmamayı ifade eder. Acem kelimesi İslam öncesi dönemde genel olarak söylenen sözün anlaşılmaması manasında kullanılmakla birlikte zaman içerisinde Arap dilinin en mükemmel dil olduğu kabulünden hareketle başka dillere sahip toplumlar ve insanları hor görmeyi de içeren ideolojik bir anlam kazanmıştır.
Sayfa 48
Şatıbi'nin ifadesiyle bu ve benzer ayetlerde cennet nimetleri Araplarca bilinen/beğenilen yiyecek ve içecek türleriyle mesela su,süt,şıra,bal,hurma,üzüm gibi içecekler ve meyvelerle tasvir edilmiş, onların pek bilmediği ceviz,badem,elma,armut gibi Acem meyvelerinden açıkça söz edilmeyip, genel manada "fakihe"(meyveler) denilmiştir. İşte bu örneklerin gösterdiği gibi, Kuran'ı ve İslam şeriatını doğru anlamak için vahyin nazil olduğu Arap dilini ve o dönemdeki Arapların dil örfünü esas almak gerekir.
Sayfa 52
Cabiri'nin ifadesiyle bir toplumun dili sadece lisani işaretlerden ibaret değildir. Bilakis toplumun gelenekleri, görenekleri, hayalleri, beklentileri gibi bütün bir kültürel birikimi dilin kapsamına dahildir. Bu itibarla Kuran'ın Arap diliyle nazil olduğunu belirten ayetler sadece lafızların Arapça olduğunu vurgulamaya yönelik değildir.Kaldı ki böyle bir vurgu anlamlı da değildir. Kısacası, Arabilik Kuran vahyindeki mesajların nüzul dönemindeki Arap toplumunun zihinsel ufkuna ve malumuna(ma'hudül-arab) göre sunulduğunu belirten bir niteliktir.
Sayfa 50
Reklam
30 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.