Kur’an, Vahiy, Nüzul

Mustafa Öztürk

Öne Çıkan Kur’an, Vahiy, Nüzul Gönderileri

Öne Çıkan Kur’an, Vahiy, Nüzul kitaplarını, öne çıkan Kur’an, Vahiy, Nüzul sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Kur’an, Vahiy, Nüzul yazarlarını, öne çıkan Kur’an, Vahiy, Nüzul yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birçok ayette ilâhi mesaj (vahiy) ve risaletle ilgili olarak da'vet, belâğ, tebliğ (belliğ), tebyin (li-tübeyyine), tibyân gibi çeşitli kelimeler kullanılmasından anlaşılacağı üzere Kur'ân kelimesi de yazılı bir metni okumaktan öte hitap, davet (çağrı), beyan (bildirim) gibi anlamlar içerir.
Mele-i a'lâ lafzının genel anlam ve kullanımı Saffât 37/8. ayette, müşriklerin cinler ve şeytanların gökten haber çalma iddiasıyla ilgili olarak vahyin korunmuşluğu, Sâd 38/69. ayette ise Hz. Peygamber'in Allah tarafından gönderilen ve kendisine vahyedilen bir elçi olduğu meselesiyle ilgilidir.
Sayfa 178Kitabı okudu
Reklam
Ümmîlik meselesinde Hz. Peygamber'in bütün bir hayat boyunca okuma yazma öğrenmemeye yeminli biri olduğunu söylemekle eşdeğer görüşler dile getirmek, üstelik bu görüşleri nübüvveti ispat argümanları olarak öne sürmek, çok basit ve çocuksu bir yaklaşımın eseridir.
256 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
İsmi ile müsemma üç bölümden oluşan kitapta her üç kavramın manaları tartışılırken daha çok "halkul Kur'an" düşüncesi etrafında izahlar yapılmış. "El Kitab" ve Kur'an'ın ortak paydası ile olası farklılıkları detayları ile anlatılmış, vahyin ilhamla karşılaştırılması yapılmış. Bunların yanı sıra ilgili birçok konuda eski görüşler zikredilerek yazar kendi görüşünü sentez veri olarak sunmuş. Kitaptan etkin şekilde faydalanabilmek için satır aralarında atfı yapılan kaynaklara da başvurmak zorunlu diye düşünüyorum.
Kur’an, Vahiy, Nüzul
Kur’an, Vahiy, NüzulMustafa Öztürk · Ankara Okulu Yayınları · 201833 okunma
(...) lafız ve manasıyla kadîm Kur'ân dogması Helenistik Yahudi literatürdeki logos doktrini ile Hıristiyan gelenekteki Ezelî Mesih fikrinin bir bakıma İslâmî versiyonudur.
Bu noktada kritik soru şudur: Kuran'da Allah'la ilgili kibriya, kebir, mütekkebbir, müntekım, rahman, rahim, vedud, gazap, beddua gibi sıfatlar ve fiiller bizzat Allah'ın kendi ifadeleriyle kendini tanıtması mı yoksa Hz.Peygamberin elçi(rasul) sıfatıyla Allah katından genel mana ve mefhum(kavram) olarak aldığı vahyin ışığında kendi diliyle O'nun adına konuşması mıdır? Bize göre Kuran'daki lafızlar Hz. Peygamberin kendi diliyle Allah hakkında konuşmasıdır. Bilindiği gibi dil/lisan insanın duygu, düşünce, idrak ve kültür dünyasından bağımsız değildir, bu yüzden Hz. Peygamberin kendi varlık tecrübesinden hareketle Allah'ı gazap, rahmet, beddua gibi insanbiçimci sıfatlarla anlatması gayet tabiidir. Ayrıca "insanlık halleri" tabirinin de ifade ettiği gibi, bir insanın halet-i ruhiyesi sabit ve stabil değil, ahval ve şeraite göre değişkendir. Haliyle Kuran'da hem affedici ve bağışlamaya yönelik teşviklerin hem de birçok beddua ve telin ifadesinin yer alması -haşa- Allah'ın ruh halindeki değişikliğin değil, Hz. Peygamberin yaşadığı iyi-kötü tecrübeler ve bu tecrübelerle ilgili farklı hallerin yansıması gibidir. Bu açıdan bakıldığında, zat-ı ilahiyye ile ilgili övgü ifadeleri Allah'ın kendini övmesi değil, Hz. Peygamberin mana ve mefhum olarak aldığı vahiyedeki tevhid düsturunca şirk ve müşrik zihniyete karşı bir tepki ifadesidir...
Sayfa 226
Reklam
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.