Sınıf mücadelesi, mücadele edenlerin ne yaptıklarının bilincinde bile olmadan binlerce, yıldır süregelmektedir. Proleter sınıf mücadelesi, değil bilimsel sosyalizmin, sosyalist bir hareketin bile ortaya çıkmasından çok önce mevcuttu.
Leninist parti anlayışı mümkün olan tek parti anlayışı değildir, ama öncü partiye orta ya da uzun vadede kaçınılmaz olan devrime tarihsel olarak önderlik etme rolünü tanıyan tek parti anlayışıdır.
Çoğunlukla oportünistler kitle örgütlerinde ya da burjuva devlet aygıtındaki işçi bürokrasisine bağlı aydınları temsil ederler; sekterler ise ya sınıf olmaktan çıkmış ya da gerçek hareketlerin dışında kalıp, olayları sadece kenardan seyreden aydınları temsil ederler.Her iki durumdada, çelişkili fakat bölünmemiş devrimci öznede varolan nesnel ve öznel öğelerin arasındaki zorunlu bölünme,sadece oportünist bir pratiğe ve sahte bilinci içeren teorinin idealleştirilmesine yol açan, teoriyle pratiğin ayrılmasma tekabül eder.
Devrimci bir parti kurma süreci, kitlelerin eylemde öğrenmelerinin, ileri işçilerin pratik tecrübede öğrenmelerinin, ve devrimci kadronun devrimci teori ve pratiğin iletilmesinde öğrenmesinin ortak ifadesiyle birleşmiş niteliğini kazanır.
Son çözümlemede, itici güç buhardır, yani kitle seferberliğinin ve mücadelesinin enerjisidir, piston değil.Bu buhar olmadan piston boş bir kovandır. Ama bu piston olmadan da en yoğun buhar bile ziyan olur ve hiçbir şey başaramaz.Bu Leninist örgüt teorisinin özüdür.