.
İlk defa Dursun Gürlekin kitabını okumak nasip oldu. Kendisi Osmanlı ve kültür tarihçisi. Normalde tarih kitaplarını sıkıcı bulurum fakat bunu çok beğendim!
Anlatımı, örnekler çok hoş..🧡
Sadece son 50-60 yıldan ibaret olmayan Mükemmel tarihimiz gözler önüne serilmiş. Ve tekrar anladım bizim bir mazimiz var. Derin ve anlamlı. Bir bakıvermeli.. Okurken ne güzel günlermiş dedim, ne zarif, ne ince fikirli insanlar
Türlü türlü vakıf kuran, kanadı veya ayağı kırık leyleklere dahi vakıf kuran Osmanlının hassasiyetini tartışmamıza gerek yok sanırsam? :) Ya hu ‘Yolda tükürenlerin balgamlarının üstüne kül dökme vakfı’ bile kurmuşlar zamanında. Ya da kitapların telif ücretini, kitabı okurken dökülen gözyaşlarına göre hesaplıyan kütüphaneler varmış.. Hertürlü yazıya, dili ne olursa olsun, hürmet edilirmiş. Asla basılmaz, oturulmazmış.. Osmanlı zamanında zâtın biri kapı eşiğine rahatca geçilsin diye, Romence yazı bulunan gazyağı kapağı koymuş. Biri bu günahtır deyince, ‘Olsun İslâm yazısı değil’
demeye kalmadan;
-A Molla! Müslümanın da gâvurun da yazısı vardır, ama yazının Müslümanı, gâvuru olur mu? Biriyle görülen iş, diğeriyle de görülmüyor mu? Elverir ki kötü yerde batılda kullanılmamış olsun; hayra yarayan, hakka hâdim olan her yazıya saygı lazım. Allah “Nûn. Ve’l-Kalemi vemâ yestirûn” ayetinde yazılara ve yazanlara boşuna mı kasem buyurdu sanıyorsun? Aman dikkatli ol yavrum, demiş ve o tahtayı kaldırtmış.
İşte dini ve imanı sağlam olanların işleri böyle olur.”
Velhasıl kelam daha nice örnek alınası kısa hikayeler var, okumanızı tavsiye ederim🧡