Yollarda köylüler bu göç kafilesini konuk ederek onlara süt ve yoğurt verir, sıcak aş getirirler. Akşamleyin köylerde konaklarlar, ateşler yakılır, toprağa döşekler serilir, oralarda gecelerler. Ama hiç kimse onlara kem gözle bakmaz, hepsi Tanrı konuğudur. Ne kimse onların dilinden anlar, ne de onlar Anadolu insanlarının dillerinden. Ama ne çıkar, hepsi yoksulluk yoldaşıdır. Herkes kucak açar bu garip göçmenlere. Kimi yollarda hastalanır, öksürür, ateşi yükselir. Kolay değildir böyle bir araba yolculuğu.
...attıkları tohumlar sonradan yeşillendi, filiz oldu, fidan oldu, dal oldu, ağaç oldu, bayrak oldu. Onların açtığı bayrağı da Mustafa Kemal’lerin kuşağı dalgalandırdı.
İlerleme, din işlerinde olduğu kadar dünya işlerinde de cahilliğin kaldırılmasına bağlıdır. İlim, fen ve sanat öğretimini sağlayan okullar açacaksınız.
Meclisi Mebusan ne demek? Zatışâhânelerinin başına türlü iş açılır. Meclis gâvurların seçeceği temsilcilerle dolar. Bunlar Islamiyete aykırı kanunları kabul etmeye kalkarlar. Karılarımızı açık giydirmek isterler. Din elden gider, sakın ha!
Namık Kemal,
"Paşam, pek öyle değil," dedi. "Biz millete güveniyoruz, ama kaç kişi bizi anlıyor ve destekliyor! Karşımızda çıkar düşkünü cahil kimseler var, onlar her türlü dolapları çeviriyorlar."