Modern Türkiye'nin Doğuşu

Bernard Lewis

Modern Türkiye'nin Doğuşu Sözleri ve Alıntıları

Modern Türkiye'nin Doğuşu sözleri ve alıntılarını, Modern Türkiye'nin Doğuşu kitap alıntılarını, Modern Türkiye'nin Doğuşu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
17. Yüzyılda Okyanusa, 20. Yüzyılda Uzaya Açıldılar.
Onyedinci yüzyıldan itibaren Felemenk ve İngiliz devletlerinin As­ya'da yerleşmesi ve dünya ticaret yollarının açık okyanusa kayması Türkiye'yi dış ticaretinin büyük bir bölümünden yoksun kıldı ve onu, hükmü altındaki ülkelerle birlikte, içinde dünya ticaretinin can damarının artık akmadığı durgun bir geri suda bıraktı. *****
Sayfa 41 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
***** Bir zamanlar Avrupa'ya dehşet salan Osmanlı orduları, bizzat kendi hükümdarlarından ve sivil halkından başka kimseyi korkutamaz hale geldi ve bir zamanlar küçük görülen düşmanların elinde uzun bir utandırıcı yenilgiler dizisine uğradı. *****
Sayfa 37 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Batıda ki algı; Müslüman=Türk. Türk=Müslüman
Osmanlı Türkleri kendilerini İslamlık ile özdeş görmüşler, diğer her hangi bir İslam ulusundan çok daha büyük ölçüde hüviyetlerini İslamlık içinde eritmişlerdi. Türk sözcüğü Türki­ye'de hemen hemen kullanılmaz iken, Batıda Müslüman'ın eşan­lamı haline gelmesi ve Müslüman olmuş bir batılıya, olay İsfahan'da veya Fas'ta olsa bile, "Türk olmuş" denmesi ilginçtir.
Sayfa 26 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Eğitim ve Kültür Emperyalizmi ile Zihinler işgal edildi. Öykünmeciler türedi.
***** Servet-i Fünun'un başlıca ödevlerinden biri, Avrupa'nın, özellikle Fransa'nın, kültürel ve entellektüel hayatından Türk okuyu­cuya bir şeyler öğretmekti. ******
Sayfa 204 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
***** Türkler, diğer bir çok uluslardan farklı olarak, İslamlığa zorlanma­dılar; onların İslamlığı, hiç bir zorlama ya da tabiiyet belirtisi de taşımaz. *****
Sayfa 24 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Türklerin akıllılığı, askerlik sanatı, yürekliliği betimlenemez.
Ondokuzuncu yüzyıla kadar Türkler kendilerini her şeyden önce Müslüman olarak kabul ediyorlardı ; bağlılıkları farklı düzeylerde, İslamlığa ve Osmanlı Hanedanı ile devlete idi. Bir kimsenin konuştuğu dilin, oturduğu toprağın, geldiğini iddia ettiği ırkın kişisel, duygusal veya toplumsal bir önemi olabilirdi. Siyasal hiç bir önemi yoktu. Böylece Türkler kendilerini, içinde bizzat Türk milliyetinin garkol­muş olduğu İslamlıkla özdeş görmüşlerdi ve bu, Türk dilinin yaşa­masına ve teoride mevcut olmadığı zannedilen bir Türk devletinin varlığına rağmen olmuştu.
Sayfa 15 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
706 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.