Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mucizevi Göstergeler

Franco Moretti

Mucizevi Göstergeler Sözleri ve Alıntıları

Mucizevi Göstergeler sözleri ve alıntılarını, Mucizevi Göstergeler kitap alıntılarını, Mucizevi Göstergeler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kentsel yaşamın getirdiği en büyük yenilik, insanları sokaklara dökmesi değil, oradan buradan toplayıp evlere ve ofislere tıkması­dır. Yeniliği, kamusal boyutu derinleştirmsinde değil, özel boyutu icat etmesinde yatar - özellikle de bireyin hayatının anlamını, dola­yısıyla da neyin deneyim sayılacağının ölçütünü bu yeni alana aktar­mış olmasında.
Bilindiği gibi Freud sanatı, uygarlığın kişiyi vazgeçmek zorunda bı­raktığı itkilerin en başarılı şekilde "telafi" edildiği alan olarak gö­rür. Yani estetik faaliyetin kökeninde "bastırılanın geri dönüşü" vardır.
Reklam
british museum'da bulunan bir antik grek lahiti üzerindeki yarım kabartma. burada küçük bir insan bedenini almış götüren bir harpya-üstü kadın, altı yırtıcı kuş-gösterilmekte. uzmanlar, bu bedenin merhumun ruhunu temsil ettiğini söylüyorlar. alt tarafta harpya ruhu pençeleriyle sıkı sıkı kavramış, ama üste bakınca harpya'nın grek kollarının ruhu özenli ve şefkatli bir biçimde kucakladığı görülüyor. ruh harpya'nın pençelerinden kurtulmak için hiçbir çaba sarfetmiyor. sakin, hatta rahatlamış görünüyor. büyük olasılıkla ölmüş olmaktan hoşnut değil: öyle olsa harpya'lara gerek kalmazdı. ama ruh aynı zamanda bu pençelerden kaçış olmadığını da biliyor olsa gerek. bu yüzden gözlerini indirmeyip başını harpyanın kollarına güvenle yaslıyor. tam da kaçma imkanı olmadığı için,onu uzaklara uçuranın şefkatli, hani neredeyse anaç bir yaratık olduğunu düşünerek kendisini kandırmayı yeğliyor.
[Ibsen'in] eserlerinde para insanların kendini şekillendirmesine değil bozulmasına yol açar ve kişinin hakikati ancak (ansızın başa gelebile­cek) parasızlık halinde tam olarak anlaşılabilir.
Sayfa 301Kitabı okudu
Bana göre Marksist eleştiri kitle kültürünün yüzyılımızdaki yeri­ni ve önemini azımsamakla kalmamış, avangard deneylerle olan sis­tematik bağını da görmeyi başaramamıştır. Modernizmin incelen­mesi, modern kültürün ve onun tarihteki rolünün incelenmesi ola­caksa -yoksa belli bir parçasının değil- Modernizmin suskunluklarının da en az söyledikleri kadar anlamlı olduğunu ve bu suskunluk­ların üzerinin çok başka seslerce örtüldüğünü anlamak zorundayız.
Sayfa 292Kitabı okudu
Yaşadığımız en güzel şey, gerçekleşmediği için ta­mamen kısıtsız ve öznel bir biçimde yeniden ve yeniden yaşanabile­cek bir deneyimdir.
Sayfa 289Kitabı okudu
Reklam
Batı'da artık kimse çalışmanın dünyaya bir anlamlılık katabileceğine inanmıyor (aynı şeyi siyaset için de söyleyebiliriz). Hayatı yaşamaya değer kılan değerler başka yerde aranıyor: çalışmaya ve siyasete, ancak ve ancak bu ikisiyle hiçbir ilişkisi kalmamış o başka yerin kapılarını açtıkları ölçüde ta­hammül ediliyor (tahammül, daha fazlası değil).
Sayfa 283Kitabı okudu
Genel olarak, her üslup tercihi, belli bir ideolojik tercihin önceden edebiyat sahasında duyurulması ya da "tercüme edilmesi" anlamına gelir ve bu, söz konusu ideolojik tercihin toplumsal etkisini yaygınlaştırır.
Sayfa 246Kitabı okudu
"Psikoloji ayağını vicdan azabına, sahiden benimse- [s. 213] nen değerler ile benimsendiği iddia edilen değerler arasındaki iliş­kiye basmaya mecburdur. Ancak ve ancak bu şekilde suç gerçeğini yok edebilir ve suçun cezalandırılamaz olduğunu ilan edebilir; suç­lu hayatın gerçekleriyle bağdaşmayan erdemleri savunan bir Don Kişot'tur sanki... Bir ahlaktan ötekine, toplumda öğretilen ama in­sanların sahiden benimsemediği bir ahlaktan toplumun iyiliği için tatbik etmekten kaçınılan çok daha yüksek bir ahlaka böyle ani ve şiddetli bir geçiş yapan kişi masumdur." [s. 214]
Michel Foucault'dan...Kitabı okudu
Kitle kültürü farkında olmayışın kültürüdür. Bu kültürün temelinde çelikten önkabuller vardır, onu şekillendiren bu önkabul­lerin sonuçları ve etkileridir ama bunlar asla resme girmezler veya bahis konusu olmazlar.
Sayfa 184Kitabı okudu
Reklam
Modern trajedinin ikinci amansız düşmanı da paradır. Kuşku yok ki para, uzlaşı ve muğlaklığın en önde gelen cisimleşmesidir: Para hem hastalık hem de hastalığı tedavi edecek ilacı getirir; yolu yok­sul mahallelerden de sanat eserlerinden de geçer; sömürünün sonucudur ama hayır için kullanılabilir. Parada kesinlikle herhangi bir safiyet yoktur ("Senin, benim, herkesin kölesidir o"); onu 19. yüzyıldaki Büyük Toplumsallaşmanın esnek ve vazgeçilmez vasıtası kılan tam da bu özelliğidir. Bu çağ boyunca modem bireyin oluşumu giderek bu yeni toplumsal menteşeye havale edildi: Tril­ling'in Sincerity and Authenticity'de (İçtenlik ve Sahicilik) kullandı­ğı terimlerle söyleyecek olursak, "olma"nın değil, "sahip olma"nın alanına. Roman da kendi adına bu gelişmeyi kaydetmekle kalmadı, Goethe'den Balzac'a bir neslin ömrü zarfında, onu tipik bir modern efsaneye dönüştürdü. Ama lbsen'de bu paradigma tersine çevrilir: onun eserlerinde para insanların kendini şekillendirmesine değil bo­zulmasına yol açar ve kişinin hakikati ancak (ansızın başa gelebile­cek) parasızlık halinde tam olarak anlaşılabilir. İşte modem trajedi­nin o kadar tanıdık karakterleri olan alacaklı ve şantajcıların kökeni burada yatar: bunlar birey olarak ilginç olmamakla birlikte dramatik işlevleri bakımından (ya da Strindberg'in Alacaklılar'ında olduğu gi­bi birer eğretileme olarak) hayati bir rol oynarlar. Bu karakterler dünyadan parayı çekerler ve böyle yapmakla insanları kendi haki­katleriyle acı verici ama çoğu zaman yeniden doğuşla sonuçlanan yüzleşmelere zorlarlar
Tiyat­ro iradenin şiiridir... iradenin en saf ifadesi mücadeledir
Eserde biçim, kendisine konu olarak verilen hayatı kapalı bir bütün oluşturacak şekilde düzenleyen, bu hayatın zamanlarını, ritimlerini, dalgalanmalarını, yoğunluklarını ve akışkanlıklarını, sertliklerini ve yumuşaklıklarını belirleyen; önemli saydığı duyumları vurgularken daha az önemli olanları geriye iten; bazı şeyleri ön plana, bazı şeyleri fona yerleştirerek düzenleyen unsurdur ... Her biçim hayata dair bir değerlendirme, bir yargıdır. Biçim en temelde aslında her zaman bir ideolojidir, gücünü ve etkisini de buna borçludur ... Dünya görüşü her biçimin formel postülasıdır.
Sayfa 20 - Metis
Ama edebiyatın tüm yaptığının, gelenekte zaten mahfuz olan retorik-ideolojik biçimlere "yeniden hayat vermek" olduğunu söylersek yanılmış oluruz. Edebiyatta yenilik süreklidir, hatta bazen de travmatik: "cüretkar" şair ve yazarlar, ilk çıktıklarında "anlaşılmaz" ya da "saçma" diye reddedilen eserler, meselenin bu ikinci veçhesinin en bariz göstergesidir. Ama bu -pek çoklarının, farklı farklı nedenlerle varsaydığının aksine- "gerçek" edebiyatın tabiatı gereği uzlaşımlara karşı olduğunu, dolayısıyla onu yorumlarken ister istemez retorik çözümlemenin "ötesine" geçeceğimizi "kanıtlamaz
Sayfa 16 - Metis
Aristoteles
Retorik, davranışları konu alan bilimin -ki bu bilime siyaset bilimi demek yerinde olur-... bir kolu gibidir
94 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.