Kitabı ilk okumaya başladığımda sanırım bana göre değil dedim. Yavaş ilerleme gösteriyor gibi geldi, bazı cümleleri iki kere okuduğum doğrudur. Ama başıma gelen bu durumun kitabın anlaşılması zor bir dili olduğundan değil de benim uzun süredir hep roman okuyor olmamdan kaynaklandığını fark ettim. Çünkü akıcı bir dil, zeki cümleler barındırıyordu kitap. Özellikle çevirisi çok iyiydi, anlamadığınız tek yer olmayacak. İlk 20 sayfa içerisinde kitabı uçsuz bucaksız bir deniz ve bazı cümleleri de bu denizdeki inci mercan saydım. Gördüm ki hikmetli diyebileceğim paragraflar, efsunlu diyecebileceğim sözler var. Bazı cümleleri o kadar dümen görevindeki, insan hayatında yön değiştirir desem abartmış olmam.
İki bölümden oluşuyor.
1)Mutlu Yaşam Üzerine
2)Yaşamın Kısalığı Üzerine
Her iki bölümde de birbirinden güzel hayat şarkıları duydum, her iki bölümde de en güzel öğütler geldi kulaklarıma. Ara ara açıp okumak, hiç olmazsa alıntılarımı tekrar gözden geçirmeyi kendime bir borç bilirim.
Kitabın temelini oluşturan Stoa Felsefesi de çok ilgi çekiciydi, ben şahsen kendileriyle yeni tanıştım. Eğer uslu bir okuyucu olup önyargılarınızı kapı dışarı edip okursanız bence siz de Seneca'nın öğütlerinden ders çıkarabilir hatta hayatınızın merkezi yapabilirsiniz. Felsefe okumalarına karşı olan tüm olumsuz düşüncelerimi yıkmış bulunmakta bu kitap.
Güzel kitaptı sahi, niçin bu kadar geç kalmışız okumaya..