Zola bu kitabında Nana karekterini edebi bir egretileme ile işleyerek yaşadığı toplumun, toplumsal çürümüşlüğünü ve ahlaki düşkünlüğünü temsil eden bir sifat olarak işlemiştir. Nana, mesleğini ustaca bir tecrübe ile icra eden bir fahişedir. Mesleğini en ince detaylarına kadar icra ederken hiç bir şekilde utanma ya da toplumsal sorumluluk hissetmektedir. Etrafındaki erkekleri baştan çıkarırken ya da ahlaksızlığa sürüklerken zerre kadar suçluluk hissetmektedir, tek bir duygusu vardır, o da düşkünlüğüne duyarsızlık gösterenlerden intikam almaktır. Fakat Nana, ne olduğunu hiç bir zaman gizlemeyen, kişiliğini, karekterini din/dindarlıik, muhafazakarlık vb. maskelerin ardına gizlemeyecek kadar da dürüsttür. Günümüzde ahlaki düşkünlüğü sergilediği dindar duruşuyla zerre kadar alakası olmayan tek gayesi aman dile düşmeyim diyen, fakat inandığı tanrının daima gözetlediğini unutacak kadar gaflete düşen, gizli ahlak düşkünlerine oranla daha dürüst ve karekterli bir birey olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle günümüzdeki sefil düşkünlüğü göz önüne aldığımızda mutlaka okunması gereken bir eserdir.