Nedamet Dergisi - Sayı 1 sözleri ve alıntılarını, Nedamet Dergisi - Sayı 1 kitap alıntılarını, Nedamet Dergisi - Sayı 1 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yorgunluk… Bu çok çalışmanın, gece gündüz ceht etmenin, ilim öğrenmenin, iyiliği emredip kötülükten alıkoymanın getirdiği bir yorgunluk değil. Bu yorgunluk çalışmamaktan, bilmemekten, inanmamaktan doğuyor.
Her medeniyetin kendi mahsus bir ruhu vardır. Her
türlü fikir, her türlü hayat tarzı bu ruhtan devşirilir.
Bu “yaratıcı ruh” İslâm medeniyeti için her daim İslâm dini olmuştur.
"Geceler boyu aklımıza gelmeyen ümmetin
halini, gündüzler boyu tefekkür ederek ve
dahi Ümmet-i Muhammed için hizmet ederek telafi etmek düşüyor bizlere. Altın bir öğüdün, gönüllerde tutan mayasıdır hizmet. O öğüt İstiklal Şairimizin kaleminden damıtılan bir hakikat!
“Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman
dar…
Uğraş ki: Telâfi edecek bunca zarar var."
"Ölümün kardeşi olan uykunun ellerine en değerli, en kıymetli nakdimiz sayılan vaktimizi teslim ediyoruz. Hem vaktimiz boşa gidiyor hem ruhumuz bir azap kuyusunda can çekişiyor. Vaktimizin değerini bilseydik suya ekmek doğrardık. Öyle yapardı Davud-et Tâi. ‘’Nitekim fazla çiğnemek, zaman kaybettiriyor! Bir lokma çiğneyinceye kadar, birçok ayet-i kerime okuyabilirim! Niçin zaman zayi edeyim!’’ derdi. İşte vaktin kıymetini bilmek…"
"Son zamanlarda kimi kesimler tarafından
“dar zihinli” naraları ile hedef tahtasına
koyulan Mehmed Zahid Kotku Hazretleri'ne hücum eden mezkûr had bilmezlere ise Üstâd Necip Fazıl’ın bir sözüyle cevap veriyoruz; “Davası olmayan fikir işsizi, sadece dedikodu yapar.”
“Ey nefsim ve ey arkadaşım! Aklınızı başınıza toplayınız.”(Bediüzzaman)
[…]
Zamanın kıymetini bilene İbnu’l-Vakt (Zamanın oğlu) denir. Bizler ibnu’l-vakt olmak için çabalamalıyız.
"Eyvah! Aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi’ ettik. Evet, şu güzeran-ı hayat bir uykudur, bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgâr gibi uçar, gider..." (Sözler)
"Yalnızca akıl ve vicdanla doğrunun bulunabileceğine en esaslı tokatlardan birini ise Karamazov Kardeşler romanında, Ivan’ın dilinden Dostoyevski vurmaktadır:
“…Tanrı olmadan iyi kalpli olunabilir mi? Ne demek vicdan? İyi kalpli olmak ne demek? Cevap ver bana Alexey. […] Vicdan, erdem herkese göre değişen izafî bir şey mi? Eğer Tanrı yoksa her şey mübahtır!..”
"Tasavvufta kalbin en iç katmanı olarak lübbül’l-lüb kavramı görülür. Kalbin dört katmandan meydana geldiği ve en içinde bu katman olduğu vurgulanır. İnsan, en içine döndüğünde orada sadece Allah aşkıyla yanan bir çerağ görmelidir. Çünkü aşkıyla yanan bir kalp, her daim aradığı yolun bilincine sahip olabilir. İnsan hayat saatini hem ahiret, hem de dünya hayatına göre ayarlayıp devam edebilir. İkisi de birbirine bağlıdır. Bu dünya, ahiretimize zemin hazırlayan bir yoldur. Aziz Mahmud Hüdâyi: “Ayinedir bu âlem her şey hak ile kâim / Mir’at-ı Muhammed'den Allah’a görünür daim” demiştir. İnsan, varlığının hakikatine ancak kalbine Allah aşkını koyup varabilir. Aşk; ne ben olmaktır, ne de sen. Bu yüzden insan kendini nefsinden arındırıp sadece biz olmayı bilmeli."
Vaktimizin değerini bilseydik suya ekmek doğrardık. Böyle yapardı Davud-et Tâi. "Nitekim fazla çiğnemek zaman kaybettiriyor! Bir lokma çiğneyinceye kadar, birçok ayet-i kerime okuyabilirim! Niçin zaman zâyi edeyim!" derdi. İşte vaktin kiymetini bilmek...
"Hasılıkelam; gayret ideali, ideal gayreti iktiza eder.
İdealimiz Allah’ın adının İ’lasıdır. Buda gayretsizliği
benliğimizden ilga etmekle mümkün olur."