Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık der Dostoyevski.
“Kutsal gerçeği bir yazar da söyleyemeyecekse kim söyleyecek?” diyen Gogol, milletini cesurca ve esprili bir tarzda eleştirebilmeyi başarmış. Bipolar bozukluğu olan Gogol, bu cesareti muhtemelen “manik dönem”ine borçluydu.
Kazak’ların arasında büyümesiyle benim için daha da sempatik bir hâle gelen yazar, zaman zaman kahkahalar atmama neden olmuştur.
Orijinal hatta saçma gözüken “çiftlik sahiplerinin ölmüş olan köylülerini satın alma” fikrinin altında acaba ne olabilir? diye uzun süre düşündürdükten sonra ilerleyen sayfalarda cevap ortaya çıkıyor.
Gogol’un yakmaya çalıştığı ve öldükten sonra toparlanmış olan kitabın 2.bölümüne göre, ilk bölüm çok daha keyifliydi.
Çok beğendim, iyi okumalar...