2014 senesiydi sanırım, Levent Kırca'nın Kadıköy'deki tiyatrosunda izlediğim "Dımdızlak" adlı oyununun akabinde bir de imza günü düzenlenmişti. (Aslında büyük usta Ferhan Şensoy'un da yaptığı gibi - iyi ki de yapıyorlar) Okuduğum bu kitapta kendi kaleminden "Gizem Karaca'ya sevgiler" imzası var. Benden sonra kim sahip çıkar, kim sever okur bilmiyorum ama ömrüm oldukça ben nereye bu değerli anı oraya..
Rahmetli üstadın dediği gibi, yaşarken kıymeti bilinmeli insanların ve hiçbir şey için geç kalınmamalı; klişeye düşülmemeli sonrasında da. "Olacak O Kadar"la büyüyen nesildenim ne mutlu ki. Okuduğunu anlayan, güzel ve doğru kitaplar okuyan, Atatürk'ü seven, çalışkan, dürüst ve vicdanlı biri olarak yetiştim. Bu nedenle O'nunla birkaç kelime konuşabilmek, fotoğraf çektirebilmek ve imzasını almak çok güzeldir benim için.
Muhtemelen çok az zamanının kaldığını biliyordu üstat ama sahnede her zamanki gibi dev idi, sonsuz bir gücü var gibiydi, enerji ve hayat doluydu. Birebir tanışmamızdan kısa süre sonra kaybettik O'nu, saçma sapan bir şirkette çalışmak uğruna tiyatrosuna oyuncu adayı olarak kaydolmama rağmen gidemediğim, O'nunla daha fazla zaman geçiremediğim, O'ndan bir şeyler öğrenemediğim için öyle üzgün ve pişmanım ki...
Ne yazık ki her iki duygum için de yapılacak bir şey yok, sadece kitaplarını okuyabilir, O'nu saygı ve rahmetle anabilirim.
Lütfen kitabı edinin, okuyun, anlayın, benimseyin.
Hatırlayın bize son sözünde neler dediğini:
"Dik durun.
Adil olun sabırlı olun.
Daha iyi bir dünyada görüşmek ümidiyle.
Atatürk'le kalın,
Cumhuriyet'le kalın,
hoşçakalın.."