Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ortaçağ'da Felsefe

Etienne Gilson

Ortaçağ'da Felsefe Sözleri ve Alıntıları

Ortaçağ'da Felsefe sözleri ve alıntılarını, Ortaçağ'da Felsefe kitap alıntılarını, Ortaçağ'da Felsefe en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hıristiyan inancının konusu olan somut İsa kişiliğinden yola çıkan Aziz Yuhanna, Yunan filozoflarına dönerek onların Logos olarak adlandırdıkları şeyin bizzat İsa olduğunu, Logos'un bedenlendiğini ve bizim aramızda yaşadığını, hatta dünyanın yalnızca spekülatif açıklaması peşinde olanlar için kabul edilemez bir skandal sayılsa da, onu gördüğümüzü söyler (Yuhanna I:14). İsa'nın Logos olduğunu söylemek felsefi değil, dinsel bir iddiadır. A. Puech'in çok güzel bir şekilde söylediği gibi: "Hıristiyanlığın Helenizmden yaptığı bütün alıntılar için geçerli olduğu gibi burada da -bildiğimiz kadarıyla ilki- inancın oluşturucu bir öğesinden çok inancın felsefi yorumuna yarayacak bir kavramı benimsemeleri söz konusudur."
Sayfa 20
Hakikate dair ödün vermez sevgisinden dolayı şeytanın kışkırtması üzerine ölümle cezalandırılan Sokrates'i şehit olana kadar İsa Mesih'i zikreden şahitler arasında saymak, Justinus'un hoşuna giderdi. Belki de Erasmus'un aşağıdaki sözünü doğru yorumlayabilmek için bunu hatırlamak gerekir; çünkü hümanistin çok zikredilen ve türlü şekillerde yorumlanan "Aziz Sokrates bizler için dua edin" sözlerindeki hakikati Justinus önceden açıklamıştı.
Sayfa 33
Reklam
"Tanrıyı yarattıkları sayesinde tanıyoruz ve eserleri sayesinde görünmez gücünü kavrıyoruz."
Sayfa 36 - Tatianus
Kıyasla akıl yürütme
Kıyasla akıl yürütmek, bir varlığı veya bir olguyu, başka varlığa veya olguya tekabül etmesiyle açıklamaktır. Bu yöntem, bütün bilimlerin kullanacakları meşru bir yöntemdi; fakat ortaçağ insanları bu yöntemi bilim adamı olarak değil daha çok şair olarak kullan­mışlardır. İnsanın küçültülmüş bir evren olarak, yani makrokozmosa benzer bir mikrokozmos olarak tasviri, bu akıl yürütme tarzının klasik örneğidir. Bu şekilde ta­savvur edilen insan, küçük boyutta bir evrendir: eti topraktır, kanı sudur, nefesi ha­vadır, vücut ısısı ateştir, başı gökkubbe gibi yuvarlaktır, bu başta, güneş ve ay gibi iki göz parlar, yüzündeki yedi delik kürelerin yedi armoni tonuna karşılık gelir, deniz bütün nehirleri çektiği gibi göğüs de nefesi içine çeker ve bedenin bütün sıvılarını ta­şır, vb.
Sayfa 324
“Philosophia ancilla theologiae” Kitabı Mukaddes’ten temsili hikaye
Bu söylediklerimize Yazı şa­hitlik edecektir. İbrahim'in eşi Sara kısırdı. Çocuğu olmadığı için İbrahim'e hizmetçi­lerinden biriyle, Hacer adında Mısırlı bir kadınla soyunun devam etmesini ümit ede­rek birleşmesine izin verdi. Demek ki sadık -çünkü İbrahim sadık ve adildir- ile bir­likte duran Hikmet (Sara) bu ilk nesilde kısır ve çocuksuzdu; çünkü İbrahim'e henüz çocuk vermemişti. Haklı olarak gelişmesi gereken adil (İbrahim), dünya bilimiyle - çünkü Mısır allegorik olarak dünya anlamına gelir- ilahi inayetin isteği üzerine İshak'ın ondan doğması için birleşmeliydi... Böylece bilim görmüş kişi, buradan yola çıkarak, onlara hakim olan Hikmete ulaşabilir; ki İsrailoğulları ileride İshak'ın neslin­den olacaktır. Burada hikmete bilim aracılığıyla varılabileceğini görüyoruz; çünkü İbrahim, en yüce hakikatlerden, Tanrı'dan gelen imana ve adalete geçerek bunu ger­çekleştirmiştir... Ama ayrıca İbrahim’in (adil olan) neden Sara'ya (Hikmet) "işte hiz­metçin, o senin ellerinde, onunla dilediğini yap," dediğini görüyoruz. Yani dünya fel­sefesinden yalnızca lazım olanları alıyor. Başka bir deyişle İbrahim şöyle demek istiyor: Genç olduğu için dünya bilimini alıyorum ve onu koruyacağım; ama senin bili­mine mutlak efendi olarak saygı duyuyorum ve onurlandırıyorum.
Sayfa 52
Ortaçağ, ba­zılarının tapınma noktasına kadar vardırdıkları minnettar bir hayranlığa neden oldu­ğu gibi gazetelerde, seçim toplantılarında ve bazı siyasal partilerin programında ken­dini ifade eden yürekten bir nefrete de yol açabilmektedir. Bu durum sadece Fransa için geçerli değildir. İngiliz sözlüklerinde Dark Ages [Karanlık Çağ) . bakınız Middle Age [Orta Çağ] denir; birisine dunce dendiğinde o bir dull-witted person'dur, yani Duns Scotus gibi bağnaz birisidir. Bu anlaşmazlıklara son vermek bir an bile düşü­nülmemiştir, aslında bunların varlığı ortaçağa hala sağlam bağlarla bağlı olduğumuzu göstermektedir. Hititler konusunda ise kimse böyle bir kavga içinde değildir. Açıkça­sı XIII. yüzyıl, hala canlı bir geçmişe aittir.
Sayfa 733
Reklam
Başlangıçta söz vardı... (Yuhanna İncili)
...bu İncil'de felsefi çağrışımları inkar edilemez olan bir dizi terimin ve kavramın varlığına tanık olmaktayız. Bunlardan ilki Logos veya Söz'dür. Başlangıç­ta Söz vardı. Tanrı'yla birlikteydi; her şey O'nun aracılığıyla var oldu; hayat O'ndaydı ve hayat insanların ışığıydı. Yunanlılara ait bu logos kavramının felsefi, hatta daha çok stoacı bir kavram olduğu çok açıktır; bu kavram daha önce İskenderiyeli Philon (ölüm yaklaşık MS 40) tarafından kullanılmıştır. Ama yer aldığı lV. lncil'in başında ne tür bir rol oynamaktadır? Sık sık yapıldığı gibi, Yunan felsefesine ait bir kavram gelip Hıristiyan Tanrı'sının yerine geçtiği ve böylece Hıristiyan düşüncesinin seyrinde bir daha hiçbir şekilde düzeltilemeyecek bir ilk sapmaya neden olduğu kabul edilebilir. Demek ki belirleyici bir an söz konusudur; Helenizm ve Hıristiyanlık, o andan itiba­ren temas halindeydi; hangisi diğerini yuttu?
Sayfa 13
Felsefeyle anla beni
İnsan ruhu, Tanrı olan sonsuz iyiliği bir gün algılayacak, onda dinlenip huzura kavuşacak şekilde yapılmıştır. Ruh, yöneldiği bu en yüce amaç hakkında, bu dünya­ da mükemmel değilse de kesin olan bir bilgiye -ki bu da imandır- sahiptir. Başka hiçbir bilgi bize bundan daha sarsılmaz ve derin bir kanı veremez. Filozof bildiği şey­lerden, inananın iman ettiği şeylerden emin olduğu kadar emin değildir. Bununla be­raber felsefi spekülasyonun kaynağı vahyedilmiş hakikate imandır. Gerçekten de ak­lın onamayı belirlemekle yetindiği yerde imana yer olamaz; fakat genelde iman bizim akli olarak kavramamıza imkan vermeyen daha yüksek bir nesneyi hedefler. İşte bu yüzden nedenlerden dolayı değil de bu nesneye duyduğumuz aşktan dolayı iman ederiz. Ve işte o zaman felsefi spekülasyon işin içine girer. Aşkından dolayı inanan kişi, inandığı şeylerin nedenlerini bilmek ister; insan için sevdiği şeyi anlamak kadar hoş bir şey yoktur; böylece iman ettiği nesneden daha çok yararlanmak isteyen kal­bin ihtiyacından felsefe doğar.
Sayfa 433 - Aziz Bonaventure
Rüştçü hareketin, XIV. yüzyılın ilk yarısından itibaren ltalya'da en radikal dinsizlik şeklinde yayıldığı da kesindir..
Sayfa 668
Genel olarak skoloastiği değil de ibni Rüştçülüğü bağnaz ve inatçı Aristoteleslikle birleştirmek daha doğrudur
81 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.