Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Osmanlı ve İran'da Mezhep Ve Devlet

Taha Akyol

Osmanlı ve İran'da Mezhep Ve Devlet Gönderileri

Osmanlı ve İran'da Mezhep Ve Devlet kitaplarını, Osmanlı ve İran'da Mezhep Ve Devlet sözleri ve alıntılarını, Osmanlı ve İran'da Mezhep Ve Devlet yazarlarını, Osmanlı ve İran'da Mezhep Ve Devlet yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Biz tarihin kölesizyiz!
Tarihin bilinmesi, geleceği düşünmek için zaruridir... İnsan geçmişini ne kadar iyi tanırsa, onun o ölçüde daha az kölesi olur...
Osmanlı’da, Feroz Ahmad’ın belirttiği gibi: Tutucu güçlere karşı, (reformist) sultanların toplum içinde bel bağlayabilecekleri bir burjuvazi veya toprak sahibi aristokrasi mevcut değildi.
Reklam
İran-Türkiye farkı İran devrimi nedir? Modernist şah diktatörlüğüne karşı ulema liderliğinde halk ayaklanmasıdır. İran ile Türkiye arasındaki farklılıkta üç faktör belirleyici olmuştur: Siyasi otorite: Meselenin temelinde Şiiliğin siyasi otoriteyi gayri meşru görme şeklindeki kuvvetli eğilimi vardır. Osmanlı’da ise Sünnilikteki “ülül-emre
Osmanlı ve İran modernleşme hikayesi
Keddie, Osmanlı ile İran arasında üç temel farka dikkat çekiyor: • İran daha göçebe ve aşiretseldir. Osmanlı’da ise göçebelik epey geriletilmiştir. • Osmanlı’da merkezileşme ve kurumlaşma, yani “devlet” daha güçlüdür, İran’da zayıftır. • Osmanlı baştan beri uluslararası ticarete açıktır, Avrupa’yla derin ve yakın ticari ilişkiler içindedir. İran ise nispeten kapalıdır. ... Bu üç bakımdan, reformlar dönemi olan XIX. yüzyıla girerken, Osmanlı reformistleri daha şanslıydılar. Bu yüzyılda yapılan reformlar sayesinde de Kemalist Cumhuriyet İran’a göre çok daha şanslı bir noktadan yola çıkacaktı.
Osmanlı’da devlet, dini de içine alan, kuşatan büyük bir dairedir... Osmanlı’da herşey devlet içindir, din de devlet içindir. İran’da ise böyle gelişmiş bir bürokrasi kurumu olmadığı için, böyle bir devlet, yani üstün siyasi otorite bilinci ve kültürü de oluşmamıştır. Safevilerde ve sonrasında İran’da bürokrasi daima şahın ve nüfuz sahiplerinin şahsi memurlarından ibaret kalacaktır.
İran ulema gücü!
XIX. yüzyılda Kaçar hanedanından Muhammed Ali Şah’ın tahta geçme törenini ulema ayağa kalkmadan, oturduğu yerden izleyerek, ne kadar güçlü olduğunu herkese “göstermektedir”.
Reklam
Osmanlı ve Safevilerde ulema sınıfı
Sünni ulema bütünüyle sultanın (devletin) otoritesine bağlıdır ve devlet yönetimini meşrulaştıran dini tavırları desteklemiştir. İran’da ise, aksine, ulema devletten bağımsız ve devlete düşman olmuştur.[225]
“Ülül-emre itaat” kavramının Sünnilikte devlete itaat, Şiilikte imama itaat olarak anlaşılması..
Askeri bakımdan Türkmen aşiretleri tarafından kurulan Safevi Devleti kurumlaştıkça Farslaşmıştır:
Mogol hükümdarı Ögedey Han’a söylediklerine dikkat çeker: "At sırtında imparatorluk fethedilebilir ama at sırtında yönetilemez!"
Reklam
Geyikli Babaya iki yük rakı ve şarap hediye!
Bu derviş gazilerden kerametine inanılan Geyikli Baba, Alevi-Bektaşi geleneğinde kuvvetle benimsenen bir Yesevi tarikatı şeyhidir. İslam uğruna “gaza” yapan Geyikli Baba, “arak” (“rak”) da içmektedir. Sultan Orhan’ın yakın dostu ve hürmet ettiği bir zattır. Hatta, Bursa’nın fethine katılan Geyikli Baba bizzat müritleriyle Kızıl Kilise mevkiini fethetmiş ve bu zaferini kutlamak için Orhan Gazi ona “iki yük arak ve iki yük şarap” göndermiştir.
Ortadoksi, Heteredoksi ve Metadoksi (doksi ötesi)
Yakın zamana kadar tarihteki dini hareketler “ortodoksi” ve “heterodoksi” diye iki başlık altında incelenmiştir. “Doksi” (“doxy”), Latince “görüş, doktrin, inanış” anlamına geliyor. “Ortodoksi”yle kastedilen, bir camiadaki ana akımdır, büyük çoğunluğun doğru kabul ettiği, kuralları, kurumları, kitabiyatı belirlenmiş, işlenmiş akımlardır ki, Sünnilik böyledir. “Heterodoks” ise “kabul edilmiş ve kurumlaşmış doktrin ve görüşlerle uyum halinde olmayan” anlamına gelir. (Webster’s) Alevilik bu anlamda “heterodoks” bir mezheptir. Cemal Kafadar incelediğimiz dönemdeki tarikatları ve dini hareketleri “ortodoks” ve “heterodoks” diye ikiye ayırmanın kolay olmadığını belirtiyor, “metadoksi” diye yeni bir kavram geliştiriyor. Kafadar, bu kavramların o zamanki Anadolu’nun son derece renkli dini tablosunu anlatmaya yetmeyeceğini belirterek “ ‘doksi’lerin ötesinde bir metadoksi durumunun bulunduğunu” belirtiyor. Metadoksi, yani “doksi ötesi” bir Müslümanlık...
262 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Taha Akyol bu kitabında, Osmanlı ve İran'ı mezhep ayrılıkları üzerinden değerlendirerek, İslam dininin her iki ülke üzerinden nasıl farklı bir şekilde gelişerek günümüz Türkiye'si ve İran'ını oluşturduğunu anlatır. Devletleşme ve merkezileşme süreçlerinde hangi otoriteleri tercih ederek tarihlerine yön verdiklerinden bahseder. Ve aslında sonuç olarak Türkiye' de yıllarca korkulan "İran gibi olma" probleminin aslında altının ne kadar boş olduğunu çünkü iki ülkenin dini dinamiklerinin birbirinden ne kadar farklı olduğunu örnekleriyle gözler önüne serer. Zaman zaman tekrara düşse de ufuk açıcı ve bilgilendirici bir kitap. Okurken gereksiz bilgilerle yormadığı için su gibi giden bir kitap oldu benim için.
Osmanlı ve İran'da Mezhep Ve Devlet
Osmanlı ve İran'da Mezhep Ve DevletTaha Akyol · Doğan Kitap · 2018105 okunma
Tarihin bilinmesi, geleceği düşünmek için zaruridir... İnsan geçmişini ne kadar iyi tanırsa, onun o ölçüde daha az kölesi olur...
Sayfa 202Kitabı okudu
178 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.