Kitap, romanın baş karakteri Julie'nin babasının rıza göstermediği biriyle evlenmesi ile başlıyor.
Evliliği başladığı andan itibaren onun için bir hayal kırıklığı oluyor. Umutsuzluk, hastalık, karamsarlık, adeta 'yaşayan ölü bir insan' oluşu öyle bir tasvir edilmiş ki okurken Julie deki bitmişliği resmen kemiklerimde hissettim ve bu tasvir sayfalarca sürüyor. Evlilik tamamıyla Julie'nin yaşam enerjisini sömürüyordu. (bu durum bana bir yerlerden tanıdık geldi nedense) Tüm bunlara rağmen Julie hayatının büyük bir bölümünü kocasına sadık alıp erdemli bir kadın olarak devam etmeye çalışıyor.. ve bizler onun hayatına, hayatına giren insanlara ve olaylara tanık oluyoruz.
Kitapta dikkatimi çeken nokta Julie ilk çocuğu Helene'ye karşı sevgi beslememesi ve annelik yapamama durumu.. çocuğuna nasıl annelik yapacağını bilemiyor adeta. Ve Julie annesiz büyüyen bir çocuktu. Anneliği, nasıl olduğunu nasıl yapıldığını zaten görmemişti hiçbir zaman...
ALINTI "Julie, Otuzunda Kadın'ın bütün buhranlı ruh halleriyle canlı bir timsali olarak, gözlerimizin önünde yaşarken, onun hayat hikayesinin çeşitli maceralarının meraklı olaylarıyla izliyoruz. Bu hayat oyununda rol alan erkekler de, olayların değişik sahnelerinde, ayrı ayrı portreler halinde, gene sanatçının güçlü kalemiyle canlanıyor."
NOT: Otuza 6 kala okudum:)