Paşaların Hesaplaşması, ticari kaygılarla Kazım Karabekir’in isminden faydalanılarak ortaya çıkarılan ve adıyla da ilintisiz bir kitap.
Evet. İki yüz yıldır yıkılma sürecinde olan, cehaletin, hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin içini oyduğu bir devlet olan Osmanlı yıkılınca Türkiye Cumhuriyeti kolay kurulmadı.
Bunu yalnızca Atatürk’e meletmek öncelikle Atatürk’e ve bu millete büyük haksızlıktır, saygısızlıktır, yalan söylemektir.
Hele Kazım Karabekir’in hakkının görmezden gelinmesi, hafife alınması haddini bilmemek değilse tarihi bilmemektir.
Evet. 1926’dan sora Atatürk’e kayıtsız şartsız biat etmeyen, onu ilahlaştırmayan herkes, aynı günümüzdeki gibi “vatan hainliği” ile suçlanıyor, ülke tam bir faşist diktatörlüğe dönüştürülüyor.
Bu faşizm dalgasında büyük bedeller ödeyen Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Kemal Tahir ve bütün aydın, yazar ve düşünürlerimiz gibi Kazım Karabekir'e de bu topraklar zindan ediliyor fakat bu kitap bunu bile doğru dürüst anlatamıyor, yüzüne gözüne bulaştırıyor.
Zira kitapta otuz sayfa civarında bir anlatım var, gerisi ise telgraflardan oluşuyor.
Üstelik kitaba hacim kazandırmak için telgrafların tümünün hem Arap, hem de Latin harfleriyle yazılı olanları konulmuş.
Kısacası bu kitabı okumak kimseye zaman kaybından başka bir şey kazandırmaz.